Ramazan ayı, oruç ayıdır. Oruç nedir, önce onu görelim.
Oruç; sahur vaktinden iftara (akşam namazı vaktine) kadar bir şey yememek, içmemek ve cinsel yakınlıktan uzak durarak yerine getirilen bir ibadettir.
Farklılıklar göstermekle birlikte oruç bütün ilâhî dinlerde vardır. Allah (CC), Bakara Suresi 183-185’inci ayetlerde, “Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılınmıştır” buyuruyor. “Sizden öncekiler…” ifadesi ile İslâmiyet’ten önce de oruç olduğunu anlıyoruz.
Oruç, İslâm’ın beş temel şartından biridir ve Müslümanlara farz kılınmıştır. Onun farz oluşunda şüphe yoktur. Farziyyeti; kitap (Kuran-ı Kerim), sünnet ve icma ile sabittir.
Onbir ay önce “Yine gel” diyerek uğurladığımız Ramazan işte geldi. Yarın (01 Mart 2025 Cumartesi) Ramazanın birinci günüdür. Bu akşam da teravih namazına başlayacağız inşallah.
“Ramazanı karşılamak” diye bir tabir var. Ramazan’ın bizi karşıladığı kesin de, ahvalimize baktığımda bizim onu tam olarak karşılayabildiğimizi söyleyemiyorum.
Ben Ramazanın bir başka yönüne değinmek istiyorum.
Yüce Allah’ın her emrinde, bizler bilmesek de sayısız hikmetler vardır. Allah hiçbir şeyi gereksiz yaratmamıştır. O’nun her emrinde insanların faydasına sonuçlar vardır. Orucun bir ibadet olması dışında hikmetleri de vardır. Bunların bir kısmı ilmen de ispat edilmiştir. O hikmetlerden biri de orucun insan sağlığı açısından faydalarıdır.
Bir süre önce Terme İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yapmış olan Cuma Arpacı anlatmıştı. Yurt dışında görev yaptığı sırada mide hastalığına yakalanır. Yaşadığı yerdeki doktorların ilaç ve tavsiyeleri fayda etmez. Daha büyük şehirlerdeki doktorlara da gider. Fakat derdine çare bulamaz. Son gittiği doktor, ona bir doktor tavsiye eder. Bu doktor, Cuma Arpacı’nın yaşadığı şehirden hayli uzakta ve daha küçük bir şehirde yaşamaktadır.
Cuma Bey, oraya gider ve doktoru bulur. Doktor kendisine, “Senin hastalığının tedavisi, her ay üç gün oruç tutmaktır” der. Cuma Bey bu cevaba şaşırır. Doktorun dediğini yapıp rahatlayınca daha da şaşırır. “Artık her ay üç gün oruç tutarak mide rahatsızlığı çekmekten kurtuldum” dedi.
Ramazan ayında büyük şehirlerimizin, büyük camilerinde minarelere oruçla ilgili kısa ve özlü sözler asılır. Buna ‘mahya’ denir. Bunlardan biri de “Oruç tut sıhhat bul” sözüdür. Bu öylesine söylenmiş bir söz değildir. Yerinde bir sözdür.
Oruç, tabir yerindeyse Ramazan ayında vücudu servise, yani bakıma almaktır. Oruç, vücudun bozulan parçalarını onarır. Bir bilimsel veriye göre; orucun vücutta meydana getirdiği olumlu etkilerden biri de toksin olarak ifade edilen zehirlerden kurtulmak anlamına gelen detoks etkisidir.
Vücuda giren zararlı kimyasallar yağ kütlesi içinde depolanır. Oruç sürecinde vücut gerekli enerjiyi sağlamak için önce glikoz depolarından harcama yapar. Sonraki enerji ihtiyacı için de yağları yakmaya başlar. İşte bu sırada vücutta bulunan zararlı kimyasallar vücuttan atılmış olur.
Orucun; vücudun hasarlı hücreleri temizlemesi ve yeni ve sağlıklı hücreler elde etmesi anlamına gelen otofaji etkisi yaptığı da tespit edilmiştir. Japon Bilim adamı Yoshinori Ohsumi, otofaji alanındaki çalışmaları ile 2016 Nobel Tıp Ödülüne lâyık görülmüştür. Bu konuda Ohsumi’nin çalışmaları ve otofaji maddesine bakılabilir.
Ramazana hazırlık çok önceden başladı. Hanımlar bir araya gelip yufkalarını açtılar. Bu akşamdan itibaren de camiler şenlenecek. Genç-yaşlı, Müslümanlar camileri dolduracak. Birbirleriyle görüşüp hal hatır soracak. Allah rızası için namaza durup secdeye varacak. Teravihten sonra da çay ocaklarında sohbet halkaları oluşacak.
Sütunumuz, orucun faydalarını anlatmaya yetmez. Kaldı ki oruç; sırf sağlıklı olayım, faydalarına ulaşayım diye değil, Allah’ın rızasına ulaşmak için tutulur. İbadet yerine getirilirken orucun hikmetlerinden de faydalanılmış olur.
Rabbim oruç ibadetini gereği üzere yerine getirip sevabına ve karşılığına nail olanlardan eylesin. Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun. Cümlemiz için hayırlara vesile olsun.