Perşembe günü telefonuma bir mesaj düştü. Dersteydim. Ne olabilir acaba diye baktım. Mesajda şu yazıyordu:
“Hocam sizi “Sanat Sarmalı” programına konuk almak istiyoruz. Katılır mısınız?”.
Mesajın sahibi, programın yapımcısı aynı zamanda yazar olan Bengül Alkan'dı. Kendisiyle kitap fuarlarında birkaç kez karşılaşmış, ayaküstü, kültür- sanat üzerine sohbet etmişliğim vardı. Kapı ve Çekmeceler'ini okumuştum. Kültür- sanat üzerine programlar yaptığını biliyordum. Zaman zaman programlarını beğenerek ve severek izliyordum.
Daveti kabul ettim.
Çekim için cuma günü saat 15'te sözleştik. O gün dersim yoktu. Bana verilen adrese vasıl oldum.
Burası, Meydan'da bir iş hanının beşinci katında bir oda. Kapı Medya'nın yayın stüdyosu. Yayın için her türlü donanıma sahip. Çekimler, programlar yapılıyor ve “YouTube” üzerinden yayın yapılıyor.
Çekimde, ben ve Bengül Hanım'dan başka yılların usta gazetecisi ve yazarı Kenan Koç da vardı. Çekimden önce uzun uzun sohbet ettik. Hem Bengül Hanım'a hem Kenan Abi'ye son kitabım Dördüncü Cemre'yi imzalayıp hediye ettim. Bengül Hanım da şahsıma son kitabı Çençen Dünya'yı imzalayıp mukabelede bulundu.
Bir zaman sonra çekime geçtik. Bengül Hanım moderatör, ben konuk, Kenan Abi de kameraman ve yönetmen durumundaydı.
Son kitabım Dördüncü Cemre'nin yayınlanması ve gördüğü ilgi dolayısıyla şahsımı konuk etmeyi uygun görmüşler.
Program'da Bengül Hanım ve Kenan Abi sordu ben cevapladım. İlk önce kendimi tanıtmamı istediler. Kısaca tanıttım.
Daha sonra, yazma yolculuğunu, yazmaya nasıl, ne zaman ve niçin başladığım sual ettiler. Kendimce izah etmeye ve bilgi vermeye gayret ettim.
Eğitim hayatından, okuduğum okullardan, okullarda yapılan okuma faaliyetlerinden, öğrencilerin durumundan, eğitimimizin geldiği ahvalden uzun uzun bahsettim.
Okullarda yürütülen, Anadolu Mektebi, Okusam, Dilimizin Zenginlikleri gibi projelerinden bahsettim.
Bir soruya biraz mizahla karışık: “Ben aslında kendim için yazıyorum, kitabımın en sadık okuyucusu benim. Şöyle bir bakıyorum, yıllar önce ne yazmışım diye” şeklinde cevap vermem, uzun süre tefekkürle beraber gülüşmelere vesile oldu. İyi de oldu.
Ben kendimi realist bir yazar olarak nitelendiriyorum. Çocukluğum, gençliğim, okul hayatım, okuduklarım, gördüklerim, gezdiklerim, izlediklerim, dinlediklerim, en önemlisi de mesleğim ve öğrencilerim yazılarımın kaynağını oluşturuyor. Bütün bunları harmanlayarak yazıya döküyorum. Yazdıkça kendimi buluyorum. Yazdıkça tekâmül ediyorum, yazdıkça rahatlıyorum, huzur buluyorum. Yazmak, huzur bulmaktır. Şu fâni dünyada, huzur bulmak isteyen yazsın.
Sadece maişetini temin için öğretmenlik yapan birisi olmak istemiyorum. Öğretmenliğin hakkını vermek istiyorum. Ses getiren, kalıcı işlere imza atan, gönüllere taht kuran, unutulmayacaklar arasına giren bir öğretmen, bir eğitimci olmak istiyorum. Okuma, konuşma, dinleme ve yazma çabamın da temelinde bu yatıyor.
İnsanın meziyetleri karşısında iltifata mazhar olması güzel bir şey. İltifat meziyetleri ortaya çıkarır.
Güzel bir program oldu. Zaman su gibi akıp gitti. Çok memnun ve mutlu oldum. Lakin omuzlarımdaki sorumluluk daha da arttı. Bakalım altından kalkabilecek miyim?
Programı izleyen çok oldu. Hepsine teşekkür ediyorum. Tüm yorum yapanlardan müsaade alarak değerli Hocam Ethem Doğan'ın yorumunu buraya almak istiyorum.
“Yürekten tebrik ediyorum. Programınızı sonuna kadar dinledim. Abartısız söylüyorum bir söyleşi ancak bu kadar akıcı, faydalı olur. Sizi yürekten tebrik ediyorum. Kalemine, diline sağlık. Başarılarının devamını diliyorum. Allah'a emanet ol güzel insan”.
Bu vesileyle beni “Sanat Sarmalı” programına davet eden Kapı Medya sahibi Bengül Hanım'a, Kenan Abi'ye, tüm izleyici ve yorumculara teşekkür ediyorum.
Şu an elimde Çençen Dünya var, onu okuyorum.
Çok bereketli bir zaman geçirdim.
Ben buna ''Ramazanın Bereketi'' diyorum…