Zeki ORDU

Tarih: 23.09.2024 15:58

SAMSUN'A ZİRVEDEN BAKAN İLÇE: ASARCIK

Facebook Twitter Linked-in

 Tarih 9 Ağustos 2023. Mevsim yaz, hava sıcak ve güneşli. Bir anda verilmiş bir karar ve istikamet Samsun'un Asarcık ilçesi.
Asarcık, Samsun ilinin 17 ilçesinden biri. Sahile yaklaşık 40 km mesafede. Siz ister zirveden sahili selamlıyor deyin, ister bulutlarla yarenlik ediyor deyin. Bir şekilde bu topraklar yurt edinilmiş. Zaman içinde nüfus artmış ve en sonunda ilçe statüsü kazanmış.
Bir yeri yurt edinmek mi zor, orada ebediyen yaşamak mı? Böyle bir kısır döngünün içinde bu günlere gelinmiş. Zaman ilerledikçe kâh teknolojik yenilikler, kâh sosyal sebepler kâh ekonomik şartlar göçe zorlamış insanları.
Nüfusun artması, geçinmenin zorluğu derken birçokları kâh işçi olarak, kâh okuyarak başka yerleri mesken tutmuş. Kimi de ayrılmamış bulunduğu yerden.
Gün günü kovalamış, zaman zamanı… Bugünkü halini almış en sonunda. Her doğan insan sadece boğaz ile mücadele etmemiş. İnsanların; güvenlik, sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçları olmuş. Olmuş olmasına da bunları karşılamak kolay olmamış. 
İlçeye ilkokul, ortaokul derken liseler açılmış. İlçede Kaymakamlığına bağlı; bir tane Halk Eğitimi Merkezi, bir Anaokulu, 7 Ortaokul, 16 İlkokul ve 4 adet Lise ve dengi okul var. Tabii bu sayılar ihtiyaca binaen değişiklik gösterebiliyor.

Adet edindiğim seyahatlerimden birini de Asarcık ilçesine yaptım. Samsun'dan çıktım yola. Karadeniz'in yeşilliği bana eşlik etti. Tabii gittikçe azalan rutubeti de. Bu seyahat esnasında birçok yerde durup fotoğraflar çektim. Bazı vatandaşlarla görüştüm. Nihayet Asarcık ilçesine ulaştım.
Okullar tatil olduğu için okullarda sadece idareciler oluyordu. Tabii izinliler hariç. Otomobili bir yere park edip önüme gelen ilk kişiye bir okulun yerini sormak istedim. Öyle yaptım. Karşımda genç bir beyefendi duruyordu. Ona “Buralarda lise var mı?” diye sordum. Bana “Üç tane var. İki bir yerde diğeri ayrı” dedi. Ben de “İkisi bir yerde olanların ismi ne?” diye tekrar sordum ve aldığım cevabın ardından ilçeyi yaya yürümeye başladım.
Ne kadar dolaştığımı bilmiyorum ama biraz gezindim. Bazı kişilere selam verdim. Zaten yabancı olduğumu anladılar.  Sonra bana ismi verilen iki okulu ziyaret etmek için tekrar yola koyuldum.
İlk uğradığım okul İmam Hatip Lisesiydi ve kapalıydı.  Camında bir telefon yazıyordu. Anladım ki orada kimse yoktu. Daha sonra diğer liseye gitmek için oradan da ayrıldım. Bir ara önünde ağaçlar olan bir binanın önünden geçtim ve az ilerledikten sonra şehri terk etmek üzere olduğumu anladım. Tekrar geri döndüm. Meğer önü ağaçlı olan yer Asarcık Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi imiş.
Öğrenci olmadığı için okul bahçesine taşıt ile girdim. Bahçede iki kişi vardı. Yanlarına vardım ve “Okulda kimse var mı?” diye sordum. Onlardan bir bana “Ne için gelmiştiniz?” dedi. Ben de “Emekli bir öğretmenim. Bir iş için gelmedim. Sadece ilçeyi ziyaret için geldim” diye cevapladım. O iki kişiden bir ellerini göbek hizasında birbirine birleştirerek bana “İlçemize hoş geldiniz” dedi.
Anladım ki o kişi Asarcıklıydı ve bir aidiyet hissinin tezahürünü yerine getiriyordu. Öyle ya kim, hiç işi yokken bir ilçeyi ziyaret eder? İlçesi adına sevinen bu kişiyi çok sevdim. Diğeri ile biraz daha konuşunca bana; “Zaten yarım saat önce bu okulun yerini bana sormuştunuz” demez mi?
İsmi Yunus Emre Haritli olan beyefendi okul idarecilerindenmiş. Hemen beni okula davet etti. Kısa bir tanışma faslından sonra kahve ikramında bulundu. Ben yavaş yavaş ilçe ile ilgili sorular sormaya başlayınca bana “Ben buralı değilim” dedi.
Bu durumda ister istemez “Nerelisiniz?” sorusu sorulur. Ben de öyle yaptım. Bana “Giresunluyum” dedi. Giresun benim için komşu vilayet olmaktan öte daha çok anlam taşıyan bir yerdi. Hemen sorularıma devam ettim ve “Giresun'un neresindensiniz?” diye sordum. Tirebolu cevabını alınca büyük bir şaşkınlıkla “Kimlerden olduğunuzu sormayacağım, hangi köyündensiniz?” sorusunu yönetince aramızdaki muhabbet farklı bir boyuta taşındı. 
Ben 1982 yılında öğretmenliğe Tirebolu'da başlamıştım. Hatta bir süre sonra Yunus Emre Haritli Beyin köyüne yakın bir yerde de öğretmenlik yapmıştım.
Dünya gerçek küçük müydü?
Yunus Emre Bey ile biraz sohbet ettikten sonra oradan ayrıldım. Şehir merkezinde biraz daha gezdikten sonra aynı yollardan geçerek tekrar geri döndüm. Aradan 13 ay geçti ve ben bu seyahati anca yazıyorum. Çünkü gezdiğim yerler ile yazacaklarımı sıraya koymuş ve aldığım notları gözden geçirerek bu köşeye taşıyorum.
Yunus Emre Hoca ile okul önünde bir hatıra fotoğrafı çektirerek tanışıklığımızı kayıt altına almış olduk bu yazı ile de tarihe havale etmiş olalım.
Yunus Emre Hocama başta olmak üzere o okulda bulunan meslektaşlarım ve Asarcıklılara en kalbi selamlarımı sunarım.


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —