Aziz Termeli kardeşlerim, ayağımızın altındaki, sessiz sandığımız toprak nimetinin içinde hiç durmadan devam eden bir döngü, bir faaliyet vardır. Sayısız mikroorganizmalar, hiç durmadan, yorulmadan, hayvan ve bitki artıklarını, ağaçlar için faydalı besin maddelerine dönüştürmek için çalışırlar. Sonbahar mevsiminin gelişi ile ağaçların dökülen yapraklarında, ormanın yetişmesi için gerekli mineral, besin maddeleri bulunur... Bu besin olabilecek maddelerin, ağaçların alabileceği şekle girebilmeleri için, bazı değişimlere uğraması gerekmektedir. Yaprakla toprağı, birbirine karıştırmak için çürüme ve parçalanma olması gerekir. Hem karıştırmayı, hem de parçalanmayı toprakta yaşayan mikroorganizmalar yaparlar.
Kömürle çalışan termik santraller bu mikroorganizmaların üstüne kül yığarak öldürür.
Bu mikroorganizmaların yanında, tilki, ada tavşanı, porsuk, tarla fareleri, köstebek gibi toprakta yaşayan ve yuvalarını toprak içine yapan hayvanlar, toprağı oyarak meydana getirdikleri yollar, delikler, boşluklar, toprak yüzeylerindeki materyallerin toprak içine çekilmesini sağlarlar. Organik maddelerin, bu hayvanlar tarafından yenilmesi de ayrıştırılmaya neden olur. Özellikle fare ve köstebeklerin toprak içinde açtıkları yollar, tüneller, hava ve suyun serbestçe girmesini sağlamasının yanı sıra besin depoları, dışkılar, yuvalar sebebiyle birçok organik maddelerin de toprağın içine gömülmesine; böylece, toprağın verim gücünün artmasına yardımcı olur. Kömürlü termik santraller bu faaliyeti durdurur ve ölüm başlar.
Ayrıca, toprak içindeki solucanların gördükleri işler, toprağın oluşum ve veriminde etkileyicidir. Solucanlar, topraktaki çürümüş organik maddeleri yiyerek, mineral toprağı da organik maddelerle birlikte yutarak sindirim borularından geçirirler. Bu olay, iyi bir karışım meydana getirir. Bu hayvan-cıklar, dışkılarını kırıntılar halinde toprağın yüzeyine çıkarırlar. Bu işlem hem toprağı gevşetir, hem de işler... Toprağın en büyük işçileri olan solucanlar, 50 yıl içinde 25cm derinlikteki toprağı tamamen alt üst ederler. Termik santraller solucanları yok edeceğinden toprağımız da yok olup gidecek demektir.
Termik santraller, gökyüzünden `asit yağdıracakları için solucanların ölümüne neden olacaktır. Asit yağmurlarıyla bitki örtüsü hem de toprak zarara uğratılır. `Asit yağmurları` ağaçlara besin maddesi temin eden canlıların yaşama şartları zorlaştırır. O zaman bitkiler, gıda temin edemez. Termik santrallerin kül ve atıklarıyla toprakta bulunan zararlı maddeler, serbest hale gelip zehirlenmeye neden olur. Bu dengesizliğe dayanamayan ormanlar, ortadan kalkar.
Organik maddelerin toprakta öğütülmesi ve mineral toprakla karıştırılmasında beyaz karınca olarak bilinen termitle-rin rolleri çok büyüktür. Organik maddelerin ayrıştırılmasında bakterilerin ve mantarların rolleri sayılamayacak kadar çoktur. Termik santral, toprağımızı denge tahribatına uğratarak bu hayvan ve hayvancıkları yok eder.
Termik santral karşısında sessiz kalmak canlıların ölümüne ortak olmaktır.
Bitkiler ve otlar, toprağın en önemli bölümünü teşkil eden organik maddelerin ana kaynağıdır. Karıncalar ve solucanlar, hava ve su için gözenekler oluşturan ana hareket elemanlarıdır.
Sincaplar, kör fareler, köstebekler ve diğer tünel kazıcılar, açtıkları tüneller ve yollarla toprağın harmanlanmasına yardımcı olurlar. Toprak araştırmacılar; “İyi ve verimli toprak, nefes alıp veren topraktır” derler. Sağlıklı ve verimli toprak, onun biyolojik aktivitesiyle orantılıdır. Toprağın biyolojik aktivite-si; `daha çok verimlilik` demektir. Termik santral, bu aktiviteyi durdurur.
Bakınız bu hususta Kur`an-ı Kerim ne diyor: “İyi toprak, Rabbinin izniyle bitki verir, çorak toprak; kavruk bitki çıkarır. Şükreden millet için böylece ayetleri yerli yerince açıklarız.”
Az önce “asit yağmurları” demiştik. Nedir bu toprağı ve yaprağı en çok etkileyen “asit yağmurları”? Termik santral-den çıkan kükürt ve azot oksitlerinin, havaya çıkarak bulutlara karışması ve yağmur sularıyla birlikte tekrar yeryüzüne inmesi ölüm demektir. Yüzey toprakları asitlenir. Asit yağmurları, ağaçlarımızı, ormanlarımızı ve toprağımızı yeterli gıdalardan yoksun bırakır. Ağaçlar, bitkiler ve otlar korur. Yani, rahmet dediğimiz yağmur asitle birlikte yeryüzüne indiğinde felâket olur. Topraklarımızın belli bir orandan sonra, denge dışı olarak asit yağmurlarıyla zehirlenir. Alüminyum, demir, mangan ve diğer ağır metaller açığa çıkar ve zehir tesiri gösterirler. Bu metaller, aynı zamanda, yüzey sularıyla birleşerek yeraltı sularına karışırlar ve `çevre dengesi` bozulur. Lütfen Terme`ne sahip çık aziz Termeli…