Lise üçüncü sınıf edebiyat kitaplarında adı geçen romandan alınmış bir bölüm var. Parçadan hareketle zamanın sosyal gerçeklerine dikkat çekilmek istenmiş. Roman, benim dikkatimi çekmesine, merakımı uyandırmasına rağmen aynı duyarlılığı öğrenciler üzerinde göremedim. Niye acaba diye kafa yordum. Kendimce birtakım neticelere ulaştım.
Hemen kitabın kendisini satın aldım. Sınıflarda görsel olarak tanıttım. Bir hafta içerisinde okuyacak öğrenci aradım. Okuyana tam puan vereceğimi beyan ettim. Öğrencilerden Ziya talip oldu. Lakin bir hafta geçmeden okumadan iade etti. Gerekçe olarak da, romandaki ele alınan konular, anlatılanlar, kullanılan dil ve üslup, terimler bana çok yabancı. Bir türlü romanın dünyasına giremedim. Anlatılanlara çok yabancıyım, deyiverdi. Vaziyet değişik bir hal alınca artık romanı benim okumamın elzem olduğu kanaatine vardım.
Romanın yazarı Talip APAYDIN. Yazar, 1926 yılında Polatlı'ya bağlı Ömerler köyünde doğmuş. Babası, topraksız, okuma- yazma bilmeyen fakir bir köylüdür. Köy okulunda okur. Çifteler Köy Enstitüsünü bitirerek öğretmen olur. Ülkenin çeşitli yerlerinde otuz yılı aşkın öğretmenlik yapar. 1979 yılında emekli olur. Roman, öykü, şiir ve anı türlerinde kırktan fazla kitabı yayınlanır.
Edebiyatımızın toplumcu-gerçekçi , eleştirel kanadında yer alır. Köy hayatını ve köy insanının sorunlarını dile getirir. Edebiyatımızın coğrafyasını genişleten yazarlardan biri olur. 27 Eylül 2014 tarihinde vefat eder.
Yazar, Sarı Traktör adlı meşhur romanını 1957 yılında yayınlar. O tarihlerde ülke nüfusunun yüzde sekseni köylerde yaşamaktadır. Köylü nüfusu ülkenin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Şehirli nüfuz çok azdır. Köylü üretici, şehirli tüketici durumundadır. Köylü, geleceğini yine köyde aramaktadır. Köy hayatı meşakkatli ve zordur. Tarım, geleneksel metotlarla ve ilkel sayılabilecek şekilde yapılabilmektedir. Emek yoğun, verim ve üretim azdır. Modern tarıma henüz geçilebilmiş değildir. Saban, öküz, at, döğen, harman iklim ve arazi şartları, ağalık, marabalık çiftçilerin dünyasındaki kavramlardır. Traktörle tanışan köylü yok denecek kadar azdır.
Romanı okuduktan sonra Ziya'nın şahsında öğrencilere hak verdim. Öğrencilerin ekserisi köyde hiç yaşamamış. İlerleyen zamanlarda köyde yaşamayı düşünen de yok. Hem de şehirden farksız köy şartlarında. Köye, köylüye, tarıma, üretime ait hiçbir bilgiye ve kavrama vakıf değiller. Anlatılanlar onlara çok çok uzak geliyor. Böyle de hayat mı olurmuş, diyorlar. Öyle anlaşılıyor ki yakın bir zamanda günümüz nesli sütün inekten değil de fabrikalardan elde edildiğini sanacak.
Bense romanı okuyunca büyük keyif aldım. Romanda anlatılanları vakti zamanında birebir yaşadım.
Romanın baş kahramanı Arif ne yaşamışsa aynısını ben de yaşadım. Romanı okuyunca adeta çocukluğuma hicret ettim. Eserde kendimi bulmak biraz da yaşadıklarımdan. Uzun süre öküzlerle çiftçilik yaptık. Sonradan güç bela bir traktörümüz oldu. O zamanlar bir traktöre sahip olmak bir çağ açıp bir çağ kapamak gibi bir şeydi. Çok çalışıp bir türlü kabuğunu kıramayan çocukluğumun çilekeş köylülerini düşündükçe içim ürperir. Tarifsiz bir hüzün kaplar içimi. Rahmetli anamgil, hiçbir sosyal güvenceleri olmadan çamurun içinde tam üç ay ot ayıklarlardı. Ev işleri ve çocuklara analık etmek de cabası. Bir nesil böyle yaşadı. Ne yapsak onların hakkını ödeyemeyiz.
Özeler köyünün halkı tarımla geçinir. Yazın harman döver, sonbaharda öküzlerle çift sürer, pancar toplar, yıl boyu çalışır. Ellerinde bir çift öküzün sürdüğü düven ve atların çektiği arabadan başka bir şey yoktur. Köye ilk traktörün girmesiyle tarım işlerinin daha hızlı ve daha kolay yapılabileceğini görürler. Lakin traktör almak herkesin harcı değildir.
Köyün zengin ailelerinden biri olan İzzet Ağa'nın oğlu Arif tıpkı köylüleri gibi hiçbir işten kaçınmayan bir delikanlıdır. Akranlarından farklı değildir sorunları, umutları… Bir sözlüsüne sevdalıdır bir de hayalindeki traktöre. Bir traktöre sahip olsa başaramayacağı hiçbir iş yoktur. Fakat babası bir türlü traktör almaya yanaşmaz.
Sarı Traktör, tarımda makineleşmenin yeni yeni başladığı bir dönemde, bir Anadolu köyünü ve köylüsünü bir delikanlının traktör sevdası etrafında son derece sade bir dille aktarırken köylerin doğasıyla da buluşturuyor okuyucuyu.
Başta Sarı Traktör'ü sahiden bir traktör sanıyordum. Meğerse Sarı Traktör Arif'in kendisiymiş.
Bu memleketin Sarı Traktör ( Arif ) gibi idealist insanlara hem ihtiyacı var hem borcu var.
Okuyunca siz de bana hak vereceksiniz.