Bugün, 3 Temmuz 2024 Çarşamba

B.Rahmi ÖZEN


ŞEHİRLERİN GÜL AĞACI

ŞEHİRLERİN GÜL AĞACI


Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Bursa'da yapılan Erguvan Bayramı'ndan bahseder. Bu anlamlı gelenek Emir Sultan tarafından başlatılmıştır. Bir zamanlar, her yılın Nevruzda Anadolu'nun dört bir yanından Bursa'ya gelip Emir Sultan dergâhını ziyaret eden dervişler, sabahlara kadar zikrederlermiş.                       
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserinde Evliya Çelebi'den nakille, her sene bahar mevsiminde Emir Sultan türbesinde toplanan büyük halk kitlesinin Erguvan Bayramı yapışını anlatır. Bu büyük Türk velisinin adı Bursa'da tarih boyunca devam eden ve natürist bir ibadete çok benzeyen bir geleneğe karışıyor. Emir Sultan'ın bu rolünü halk çok sevmiş. 
Tanpınar; 'Anadolu ikliminde gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek varsa, o da erguvandır. O şehirlerimizin ufkunda her bahar bir rüyası gibi sarhoş ve renkli doğar. Dünyanın tekrar değiştiğini, tabiatın ağır uykusundan uyandığını haber vermek ister gibi zengin, cümbüşüyle her tarafı donatır, bahar şarkıları söyler. Manavkadi Camii'nin yıkık duvarları arasında tek başına fırlamış bir erguvan ağacı vardır ki, bana gösterdikleri günden beri her bahar bir kerecik olsun ziyaretine gider, bu şehrin sabahlarından toplanmış hissini veren mahmur bakışlı kandillerini seyrederdim. Harap ve bakımsız geçmişin yadigârları ve etrafında uyuyan ölüler arasında, bu erguvan ağacı benim için ezeli ve ebedi arzunun, daima yenileşen hayat aşkının bir timsalidir. O erguvanın manzaraya hâkim yumuşak duruşunda bu fazlasıyla hissedilir.'
Tanpınar'ın erguvan ağacına duyduğu sevgi ve serenat iştiyakını sırf çehresindeki güzelliğiyle açıklamaya kalkışmak tarihin tanık olduğu gerçekleri inkâra yeltenmek olacaktır. Erguvan ağacı etrafında oluşan kültürü ve kalem ehlindeki etkisini düşününce onun, şehirler ufkunda, kadim geleneğimizdeki yerini daha iyi anlayabiliriz.
Peki, neden erguvan? 
Erguvan;  Osmanlı Devletinin doğuş sembolüdür. Çınarın özelliği ayrıca saklıdır. Erguvanda rengârenk çiçeklerinin dallara sarılışı, yapraklardan önce belirişi ve bütün bir dekorun bir tek ağaçta arz-ı endam edişi; tıpkı, bir arada yaşama arzusu duyan milletlerin birlik içinde yaşayıp hepsinin birden Devlet-i Aliye'nin kollarına sarılmaları ve bahar manzarasının, devletin zirvelerde söz söylediği zamanları temsil etmesi gibi…
Erguvan ağacına ilişkin en eski bilgiler Hz. İsa dönemine aittir. Erguvan ağacının Hıristiyan kültüründe trajik bir öyküsü vardır. Havarilerinden biri Hz. İsa'ya ihanet eder. Ancak günler sonra pişman olur. Bu pişmanlık onu ölüm düşüncesine kadar sürükler. Ve Havari,  kendini erguvan ağacının dalına asar. Bu hain adamın alçaklığını sindiremeyen erguvanın önceleri beyaz olan çiçekleri utancından kırmızı pembeye dönüşür. Bundandır ki, erguvan ağacına Hıristiyanlar Yahuda ağacı derler.