Bugün, 8 Mayıs 2025 Perşembe

Selim EROĞLU


SİNEKLİ BAKKAL

SİNEKLİ BAKKAL


    Halide Edip Adıvar'ın en meşhur romanının adıdır Sinekli Bakkal.
    Roman, ilk önce 1935 yılında Londra'da The Clown and His Doughter ( Soytarı ve Kızı) adıyla İngilizce olarak yayınlanmış.  Hemen ardından bir yıl sonra 1936 yılında Sinekli Bakkal adıyla  Türkçe olarak yayınlanmış. Bu zamana kadar defalarca basılmış ve çok okunan eserler arasında yerini almış. Elimde bulunan kitap 1936 yılı baskısına sadık kalınarak hazırlanmış 2022 yılı basımı.
    Halde Edip yazarlığıyla, kadın kişiliğiyle , siyasi duruşuyla yaşayışıyla,  edebi kişiliğiyle üzerinde en çok  yorum yapılan yazarımız. Halide Edip anlaşılmadan Osmanlı ve Cumhuriyet tam manasıyla anlaşılamaz. Osmanlı'nın tarihe mal oluşunu ve Cumhuriyet'in kuruluşunu doğru anlamanın yolu  Halide Edip'i okumaktan ve anlamaktan geçer.
     Onun en çok tanınan, bilinen ve okunan romanı hiç şüphesiz Sinekli Bakkal'ıdır.
     Bu zamana kadar eseri tam manasıyla okuyamamıştım. Okuma  faaliyetlerinde öğrencilerime söz verdim. İrademi de zorlayarak 475 sayfalık romanı  asıl işlerimi aksatmadan dolu zamanlarımda bir haftada büyük bir iştiyakla okudum. Bir eseri okumaya başladım mı bitirmeden bırakmam.
    Eserin dili çok mükemmel. O yılların Türkçe'sine hayran kaldım. İnsan ilişkileri, İstanbul Türkçesi gerçekçi bir mahiyette esere yansımış. Romanda bir tane bile uydurukça kelime yok. Tam bir edebi lisan. Yer yer uzun, ağdalı  Osmanlı Türkçesi'yle bezenmiş  uzun ifadeler, uzun cümleler…
    ''İçinde merhamet, takdir, isyan hep birbirine karışmıştı. Onu, dini ve cinsiyeti, kadınları himayeye mecbur ediyordu. El kadar bir kızın  bir erkek mesuliyeti olması içine dokunuyordu.'' ( s. 149)
    Romanın ismi ilk anda olumsuzluk çağrıştırıyor. Kötü, sürekli sineklerin uçuştuğu bir bakkal akla geliyor. Gerçi günümüzde ne bakkal kaldı ne de sineklisi. Bunu, çocukluğunda bakkalları olan, o kültüre tam manasıyla vakıf birisi olarak söylüyorum. Bakkallarla birlikte o kadim bakkal kültürümüz de hayatımızdan çekip gitti.
    Öğrencilere muzipçe ödüllü bir sual yönelttim. Sinekli Bakkal bugün yazılsaydı ismi ne olurdu'' dedim. Çok farklı cevaplar geldi. İçlerinden en çok hoşuma giden şu oldu: '' Sinekli Bakkal bugün yazılsaydı adı Sinekli Market olurdu.'' Dahiyane bir buluş!
    Sinekli Bakkal, o zamanlarda, İstanbul tarihi yarımadada fakir fakat birbirine bağlı insanların yaşadığı bir sokağın adı. Gerçekte var mıydı, bugün de var mıdır, bilmiyorum. Bu sokakta gerçekten bir bakkal var, adı İstanbul Bakkaliyesi. Halk, bütün ihtiyacını bu bakkaldan temin ediyor.
    Romanın baş kahramanı Rabia. Rabia baskın bir karakter. Babası, Kız Tevfik lakabıyla ünlü karagöz sanatçısı. Aynı zamanda bakkalın sahibi. Rabia'nın anası mahalle imamının kızı Emine. Aile boşanıyor ve Rabia ortada kalıyor. Rabia'ya 2. Abdülhamit'in Zaptiye Nazırı Selim Paşa sahip çıkıyor. Kızı konağına alarak onu okutuyor. Onun ufak yaşta hafız olmasını sağlıyor. Rabia, hafız olduktan sonra  camilerde , konaklarda, meclislerde mukabele okuyor, mevlit oluyor, ilahiler okuyor. Özel davetler alıyor. Hem meşhur oluyor hem para kazanıyor.
    Gönlünü kendisinden yaşça bir hayli büyük, İspanyol asıllı  Hristiyanlıktan dönme, ateizme kaymış Pregrini'ye kaptırıyor. Hafız müslüman bir kızın böyle biriyle izdivaca kadar giden  sergüzeşti  hem sosyolojik hem de psikolojik açıdan eserde geniş geniş tahlil ediliyor. Pregrini zeki bir adam. Araştırmaları neticesinde İslamiyete meyli var. Rabia ile evlenebilmek için Müslüman oluyor ve muradına eriyor. Osman adını alıyor. Bir çocukları oluyor.   Eser, bütün olumsuzluklara rağmen mutlu sonla bitiyor.
    Eser, baştan sona 2. Abdülhamit zamanında geçiyor. Olaylar, anlatılanlar, yaşananlar 2. Abdülhamit zamanında başlıyor, onun tahtan indirilmesiyle son buluyor. Bu bakımdan tam bir devir romanı denilebilir.
    Yazar, gözlemci bir bakış açısı kullanmış. Olayları, gerçekçi bir şekilde, müdahale etmeden olduğu gibi aktarmış.
    Bilmem günümüzde Sinekli Bakkal'ı okuyan çıkar mı?    Günümüzü iyi anlayabilmek için geçmişi iyi bilmek gerekir. Bu da ancak doğru okumalar yapmakla mümkündür.
    Okuyan çok şey kazanır.
    Umarım okuyan çıkar.
    İyi okumalar…