1952 yılında o zamanlar küçük bir yerleşim yeri olan Kocaman köyünde rahmetli Mustafa Balcı Hoca küçük bir bakkal açar.
İçinde zamanın temel ihtiyaç maddeleri olan gazyağı, tuz, şeker ile ıvır zıvır şeyler bulunur.
Mustafa Balcı, Of´ta medrese tahsili görmüş, dini ilimleri tahsil etmiş, âlim bir zattır.
Bakkal işletmesinin yanı sıra hocalığı ile de nam salar. Zamanla ismi duyulur. Soyadından dolayı
?Balcı Hoca´ diye tanınır. İşlettiği ticarethane de ?Balcının Dükkanı, Balcının Bakkalı, Balcının Yeri´ adlarıyla anılır.
Bugün de aynı işyeri üçüncü kuşaklarca, çağa ayak uydurarak ?Balcı Market´ adıyla faaliyetlerine devam etmektedir.
Bakkalın kurucusu Hacı Mustafa Balcı, (Balcı Hoca) 1983 yılında rahmetli olur.
Bugün 76 yaşında olan Helim Dayı, ilk ticari hayatına daha 12 yaşındayken babası Balcı Hoca´nın yanında başlar. İlk dini ve milli eğitimini de hoca olan babasından alır. Çırak olarak girdiği babasının bakkalını 1972 yılında devralır. Daha doğrusu yaşlanan babası işten güçten elini çekerek bakkalı, oğlu Helin Dayı´ya devreder.
1952 yılında babasının yanında çırak olarak başladığı ticari hayata bir istikrar abidesi olarak 64 yıldır devam eder. Bugünlerde ?Balcı Ticaret´ üçüncü kuşak Ahmet Balcı tarafından faaliyetlerine devam etmektedir.
Helim Dayı´yı bulunduğu yerde tanımayan yoktur. Yediden yetmişe herkes ona Helim Dayı der. Dayı sıfatı ona çok yakışır. Ona dayı diyenler zamanla abi oldu, emmi oldu, abla oldu, anne oldu, teyze oldu, baba oldu, dede oldu, hatta rahmetli oldu ama o hala ?dayı? olarak anılmaya devam ediyor. Bu lakabı ticarethanenin önüne geçti.
Günlük hayatta halk arasında:
?Helim Dayı´dan aldım?
?Helim Dayı´da vardır?
?Helim Dayı´ya sor?
?Helim Dayı verir?
?Helim Dayı´da yoksa başka yere bakmana gerek yok.? gibi cümlelere çok rastlanır.
Helim Dayı´nın dükkanında halkın günlük ihtiyacını görecek her şey bulunur. Burası kırkambar gibidir.
Helim Dayı´nın en büyük özelliği kanaatkâr olmasıdır. Hiçbir ekonomik model onu doğrudan etkilemez. Ne Kapitalizm ne Liberalizm ne serbest piyasa ekonomisi ne de karma ekonomi onun gündeminde vardır. O, ticarette kendi ekonomik modelini uygular. ?Azıcık aşım ağrısız başım?; ?al beşe ver beşe, sana da kalır bişe?; ?aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz.? der. Hiçbir
zaman benim de yatım katım olsun düşüncesi içerisinde olmamış, daima şükretmiştir.
Helim Dayı´nın ağzından gerek yaptığı iş ile gerekse ticari hayatıyla ilgili en ufak bir şikayet duyamazsınız. Kendine ne sorarsanız sorun daima, ?Allah´a şükürler olsun.? der.
Hırs, haset, kin, intikam gibi duygular onun kitabında yazmaz. O, maneviyatla yetinmesi bilir. ?Ben seferden sorumluyum, zaferden değil.? der. Rakibe göre değil kendine göre yaşar. ?Eller çıktı aya, biz yine kaldık yaya.? demez. ?Ne yapalım rızkımız bu kadarmış?; ?Allah bu kadar takdir etmiş.? der, geçer.
Müşteriler onun için birer velinimettir. Hepsi ile ayrı ayrı dostluğu vardır. Sadık müşterilerin veresiye defterinde ismi vardır. Alışverişte enflasyon, vade farkı, kredi kartı, taksit gibi kavramlar onun dünyasında yoktur. Peşin alışverişten başka fındık veresiye de satış yapar. Hesap ödeme zamanı fındıktır. Çoğu müşterin hesabı fındıkta kapatılır.
Helim Dayı hiç kimseden şikayetçi değildir. Hiçbir müşterisinin dedikodusunu yapmaz. ?Verdim alamadım.?; ?borcumu vermedi.? gibi cümleler ondan duyulmamıştır.
Kendisine sordum:
?Bunca yıldır ticaret yapıyorsun hiç mi paran batmadı??
?Zaman zaman paramı alamadığım oluyor.? dedi.
?Ne yapıyorsun o zaman?? dedim.
Gülerek, ?Hiiiç, üzerine kalem çekiyorum.? dedi.