Her yerin iyisi-kötüsü olduğu gibi sosyal medyada da iyiler ve karşı cephede olanlar var. İyiler, tabir yerindeyse pek topa girmiyor. Karşı cephedekiler ise barutu bitse bile bir şekilde atışa devam ediyor. Siz olaya karışmasanız da bazen çamuru size bulaşıyor.
Horondan başlayalım. Horon, Doğu Karadeniz’in milli oyunudur. Şair,
“Horon, bu tek kelime neler ifade etmez,
Yüzlerce mısra yazsam onu tarife yetmez” sözleri ile horonu anlatmaya başlamış.
Çocukluğumda mısır ekme işleminin, toplu halde kemençe eşliğinde yapıldığını hatırlıyorum. Yani kemençe ve horon yöre insanının hayatının pek çok bölümünde vardır.
Horonun en sadık sevdalıları Ağasarlılardır. Ağasar kadını, teknolojinin ve yoz kültürün bütün tahribatına rağmen gerek kıyafetinde ve gerekse oyunlarında değerlerini korumuş nadir topluluklardan biridir. Elli yıl öncesinin mavili-turunculu lastik ayakkabısı hala ayağındadır, onu giymekten yüksünmez. Görenlerin gözünü alan, insana “bunlar bu kıyafeti hala nasıl yaşatıyorlar?” dedirten giysilerini tanıtmak zaman alır. Şu kadarını söyleyeyim; kıyafetleri hem görünüş olarak hem de edep yönüyle takdire değerdir. Yani açık giyinme furyası onları mağlup edememiştir.
Gelin görün ki onları kıyafet yönüyle yozlaştıramayanlar, milli oyunları horonla vurma yolunu deniyorlar. Horon ki, bir saygınlığı vardır. Lâkin bazı kendini bilmezler göbeği açık horon halkasına girerek horonun saygınlığına gölge düşürüyorlar. Bunu bilinçsizce yapanlar olduğu gibi, özel çekim yapıp sosyal medyada yayınlayanların maksatlı olduğunu düşünmeye başladım. Tabii ki ülkede hürriyet var; herkes istediğini yapmakta, beğendiği oyunu oynamakta özgürdür. Lâkin cenaze evine de davul zurna ile gidilmez ki!..
Horon halkasında göbeği açık bir bayan görsem rahatsız oluyorum. Kendi adıma değil; horonun saygınlığına halel geldiği için, horona saygısızlık yapıldığı için. Bu yolla toplumun değerlerine saygısızlık yapıldığı için. O zaman, “Beğenmedim. Göbeğini açan kadının horon halkasında ne işi var?” diye yorum hanesine yazıyorum.
Vayyy, sen misin bunu diyen! Tahmin edeceğiniz çevrelerden yaylım ateşi başlıyor:
“Sana ne? Burası laik bir ülke. Herkes özgürdür. İsterse başka yerini de açar…”
Bunlar hafif saldırılar. Daha şiddetli ve daha edepsiz olanlarını da gördüm. Bu videoları hep ben arıyorum sanmayın. Arkadaş bir video gönderiyor, onu seyrederken peşinden başka görüntüler de geliyor.
Bugün seyrettiğim video tam tersi. Yaşı 90’a yaklaşmış bir teyze insanları edebe davet ediyor. Yaşı 90 yoksa bile kesin 80’in üstünde. Yalvaran bir sesle konuşuyor:
“Bu nasıl giyinmek? Atatürk’ün anası Zübeyde Hanım, karısı Makbule Hanımın eteği dizinin üstüne çıkmış mı?.. Memlekette her şey var, her şey bol ama insanlar geçinemiyor. Çünkü bereket yok! Haya olmayan yerde bereket olur mu?.. Spiker kadınlarımızı edebe davet ediyorum. Yolunmuş tavuk gibi televizyona çıkmasınlar. Onları dünya seyrediyor…”
Bu ifadeler tamamen teyzeye ait. Videoyu “serdar.altnsk” paylaşmış.
Teyze hayli yorum almış. Hem de olumlu yönde. Bazılarını sizinle de paylaşalım:
sultandilek: “Çok doğru söylüyorsun teyzem Allah razı olsun Allah hidayete erdirsin hepsini”
kadinyatkaptani: “Teyzem haya duygusunu yüce Türk milletinden maalesef bilinçli ve kasıtlı bir şekilde kaldırdılar. Biz dünyaya örnek gösterilen bir millettik. Şimdi ise yabancılardan daha açık giyinir olduk. Yurt dışında dahi bizler kadar açık giyinen yok.”
camli_rahime: “Kurban olurum teyzem seni yaradana.”
balcifahriye: “Teyzem önce onları yetiştiren anne babalara yazıklar olsun. Sokaklarda REZİLLİK diz boyu.”
se.ge: “Teyzem kimsenin fark edemediği bir ayrıntıyı yakalamış: “Her şey bol, fakat bereket yok” diyor. Teyzem bunu da kadınların haddinden fazla açık giyinmesine bağladı.”
Doksanına merdiven dayamış teyzem böyle dedikten sonra…