Söze hacet var. Hem de çok hacet var. Rabb’imizin, ‘sözün en tatlısını söyleyin!’ buyurduğu söze ve nasihate ihtiyacımız var.
İnsanoğlu; bünyesinde hem kötü, hem de estetik duyguları yeşerten et, kan, kemik ve ruhtan oluşan çok yönlü bir varlıktır. Bu varlığın ifadesi; duruşla, bakışla, yazıyla, ya da beynin ve yüreğin ürettiği dilin sese ve söze dönüşümüyledir.
Derunî anlamlar doğuran söz güzelliğinin kaynağı; insanın ruhu, yüreği ve vicdanıdır. Bu duyguyu en güzel sergileyen ifade; aşktır. Aşkın ifadesi, dil ve duruştur. Yani sözdür.
Aşk eri, duygu ve düşüncelerini mahir bir kuyumcu gibi yüreğine işleyip, dilinde güzelleştirirse hem aşk, hem söz, hem de göz; özlem duyduğu estetiğine kavuşur. Allah’ımız; ‘Biz insana iki göz, bir dil ve iki dudak verdik.’ buyuruyor.
Tatlı söz, saygının eseridir. Söylenilen sözü dinlemekse daha üst bir erdem, daha mahir bir sanat ve saygı işidir.
Aşk; bizleri her dem gören, gözeten, izleyen Yüce Allah’ı görüyormuş, dinliyormuş gibi, eylemlerimizi izliyormuş gibi sevmenin Mü’mince mantığıdır. Ben, her gittiğim mekânda bu konuda üstadım Yunus Emre’nin şiirini söylerim;‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı/ Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.’ …’
Söz söyleme gücü, yüce Rabbimiz tarafından varlıklar arasında; ses, nefes, avaz, kelime ve cümleler aracılığıyla sadece yeryüzünde harikalar yaratan insana verilmiş bir yetenek.. İnsanı, insan yapan, değerli kılan, güzelliğini artıran ve ayıran özelliklerin ilki söz gücüdür.
İnsan dışındaki birçok yaratık da kendileri arasında çeşitli şekillerde konuşurlar ama hiçbir varlığa duygu ve düşüncelerini sözle ifade yeteneği verilmemiştir. İnsan, yaratıldıktan sonra ona özgü ilk yaratılan sözdür. Sözü; kullanım yeteneği, yeryüzünün imarını üstlenmiş insanoğluna verilen en büyük lütuf ve mutluluktur.
Konuşan insanın, kendine yüklenilen bu kutlu değeri, Yaratıcı’nın iradesi doğrultusunda kullanması, onurunu yüceltecektir. İnsan ki, yaratılmışların en şereflisi, en onurlusudur. Kâinatın ahsen-i takvim gülüdür.
Söz, insanoğlunun dilinde, damağında şekle ve anlama bürünüp dudaklarından bal şerbeti gibi damlarken dilinin süsü, ruh dünyasını ele veren karakteri ve şahsiyeti yansır. İnsanın o çok latif yaratılmış diline, tatlı sözden başka ne yakışır?