Seyfi GÜNAÇTI

Tarih: 07.09.2023 15:06

Spor Spikerlerine Türkçe Eğitimi

Facebook Twitter Linked-in

TC Devletinin resmi dili Türkçedir ve ben de Türkçe konuşuyorum.
Ben dil uzmanı değilim ama dilimi seviyorum. Onu parazitlerden ve zararlı yayınlardan korumak ve dilime sahip çıkmak, her Türk gibi benim de hakkımdır diye düşünüyorum.
Bu ülkede yaşayan ve Türkçe konuşan herkes, dilini yaşatmak ve zararlı etkilerden korumak için gayret sarf etmelidir. Bence bu, milli bir görevdir. Ancak ne yazık ki devlet erkânı dahi bazen özenti veya yabancı kelime kullanmayı tercih ediyor. Bu durum bizi üzüyor.
Türkçenin korunmasına en çok dikkat etmesi gerekenler, toplumun önüne en çok çıkan kişilerdir. Siyaset adamlarının yanı sıra haber ve spor spikerleri bunların başında geliyor.
'Spiker' kelimesinin yabancı kökenli olduğunu biliyorum. Tam karşılığı henüz bulunamadığı için üzülerek söylüyorum, ben de bu kelimeyi kullanacağım.
Murat Murathanoğlu adında, daha çok basketbol maçlarını anlatan bir spor spikeri vardı. Onun her cümlesinde bir veya birkaç yabancı kelime mutlaka bulunurdu. “Spor terimleri mecburen kullanılıyor” diyecekseniz; o, Türkçe karşılığı olsa da yabancı kelime kullanmaya bayılırdı. Bunun gibiler için olsa gerek, Ahmet Çakar bir yazısının başlığını, “Spor basınına Türkçe gerekli değil mi?” koymuştu (Sporvizyon, 25.02.2004).
Murathanoğlu'nun, tarif edemeyeceğim bir ses tonu vardı. Bir basketbolcudan söz ederken,  “Karim Abduljabbar” deyişi hala kulaklarımdadır. Gazetelere 'Kareem Abdul Jabbar' şeklinde yazılıyordu. Neden sonra öğrendim ki; 'Kareem' bizim 'Kerim', Abdul Jabbar da Abdülcabbar değil miymiş?
İyi de kardeşim, neden bunu kendi dilinde olduğu gibi 'Kerim Abdülcabbar' demiyorsun da İngilizce konuşan Amerikalılara özeniyorsun? Onlar bu ismi söyleyememişler ve kendi dillerine uydurarak 'Kareem Abdul Jabbar' demişler. Sen İngilizce söylemek zorunda değilsin ki! 
Örnekler çok. Meselâ; BJK'ın hücum oyuncusu Vincent Aboubakar. İnternet verilerine göre, Müslüman değilmiş. Ancak soyadı bana bir şeyler çağrıştırıyor. Acaba 'Aboubakar' da, bizim 'Ebu Bekir' olmasın! Kesin bilgiye ulaşmadan bir şey söylemeyeceğim.
Bir diğer futbolcu Bakhtiyar Zaynutdinov. Kazak asıllı. Adı, bizden değil mi, Bahtiyar değil mi? Batılılar 'Bahtiyar' diyememiş, adına bir 'k' harfi ekleyerek yazmışlar. Biz de onları taklit etmek zorunda mıyız? “Bahtiyar” de, “Bahtiyar” yaz!
“Bunlar özel isim, üzerinde değişiklik yapamayız” diyorlar. Elin oğlu yapmış ya! Kerim'i Kareem, Bahtiyar'ı Bakhtiyar, Halep'i (Suriye'nin bir şehri) 'Haleppo' yapmış ya! 
Hadi bunlar özel isim dediniz. Ya kavramlar?
“Sergen o maçta hat-trick yapmıştı.”
Hat-trick, İngilizce kökenli bir kelimedir. Türkçesi “üçleme” demektir. Bir oyuncu bir maçta üç gol birden atmışsa onun için “hat-trick yaptı” derler. Aslında hat-trick, kriket sporu için kullanılan bir kavramdır. Oyunda bir oyuncunun aralıksız 3 sayı yapması hat-trick olarak adlandırılır. Bizde futbolda da kullanılıyor; varsın olsun.
Kelimenin Türkçesi 'Üçleme' olduğuna göre, 'Serkan üçleme yaptı' desek ne sakıncası var?
Spikerin “Bülent topa yükseklik kazandırdı” demesi de beni rahatsız ediyor. “Topu havalandırdı” demek, daha yerinde, daha anlamlı değil mi?
Yorumcu konuşuyor; “İlk yarıda maçı domine eden taraf Konyaspor'du” diyor. “İlk yarının hakimi Konyaspor'du”  dese dilini eşek arısı mı sokar?
Efendim, “Hakim olmak” Arapça kökenliymiş! Sanki 'domine etmek' Türkçeymiş gibi.
Kaldı ki 'hakim olmak' kavramını 9-10 asırdır kullanıyoruz. Bu kelimeden türemiş olan 'Hakimiyet' kelimesi deTBMM'nin Genel Kurul Salonundaki yerini almıştır:
“Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir.” 
Başka söze gerek var mı?
Ne dersiniz? Spor spikerleri de dahil olmak üzere bütün haber spikerlerini, 'Türkçenin Güzel Kullanılması ve Korunması' eğitiminden geçirmek gerekir mi? 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —