İnsanın yaşaması için gerekli olan en önemli üç madde; su, hava ve güneştir. İlkokulda bize verilen ilk bilgilerden biriydi bu. Herhalde şimdi de aynı bilgi geçerlidir.
Bir insan hiçbir şey yemeden bir hafta yaşayabilirmiş. Fakat su içmeden üç günden fazla yaşayamazmış. Bunu televizyonda bir bilim adamı söylemişti.
Su sadece içmek için değildir. Yemeklerin çoğu su ile yapılır. Susuz bir çorba düşünebiliyor musunuz? Baklava ve kadayıfların şerbeti de su ile yapılır. Şerbet demişken, bütün meşrubatların ana maddesi sudur. Ve nihayet insan vücudunun % 75'i sudur. Bilim adamları öyle söylüyor.
Temizliğin olmazsa olmaz maddesi de sudur. Su, ne güzel ve ne kadar önemli bir temizlik maddesidir. Herhangi bir kiri pası, sudan başka madde ile onun kadar iyi temizleyemezsiniz.
Elinize bulaşan bir çamuru ne ile temizlersiniz? Taşa sürerim. Bitki yaprakları ile otla çayırla çıkarmaya çalışırım. İsterseniz elinizi bir ağaç gövdesine sürün, suyun sağladığı temizliğe ulaşamazsınız. En kolay çözüm sudur. İlla da su, ille de su.
Şimdi bazıları 'temizlik' kelimesini çöpe atıyor, onun yerine 'hijyen' diyor. Lâkin ben hijyene alışamadım; ben temizlikten yanayım.
Suyun önemini anlatabilmişsek şimdi asıl konuya gelelim.
Son bir ay içinde Terme'nin suyunda bir istikrarsızlık var. Şebeke suyu, gelgitler yaşadı. Ben beşinci katta oturuyorum. Bazı tedbirler alarak suyun gelgitlerinden çok fazla mağduriyet yaşamadığımı belirteyim. Ben öyleyim diye herkesin de etkilenmediği sanılmasın.
Asıl rahatsızlık, şebeke onarımı sonrası musluklardan uzun süre bulanık suyun akmasıydı. Suyun kesildiği süreler için tedbir almıştık ama musluktan bulanık su akmasına bir çare bulamadık.
Kurban Bayramından iki gün önce 14 Haziran Cuma günü sular kesildi. Önceden kesinti uyarısı yapılmıştı. İkindiye doğru su geldi ama nasıl bir su? Bulanık ve çamurlu. Tuvalet hariç hiçbir yerde kullanamazsın.
02.07.2024 Salı günü akşama yakın bir saatte belediyeden “Bu akşam saat 22.00 ile yarın saat 07.00 arasında onarım çalışmaları sebebiyle sular kesilecektir” uyarısı yapıldı. Uyarı yapıldığı sırada su normaldi, bulanık değildi ve şebekeye karışmış çamurlu su yoktu.
Belki onarım bitmiş suyu salmışlardır diye sabah 06.00 gibi musluğu açtım, su gelmemişti. Söylenen saatte değilse de 10.00'a doğru su geldi. O da bulanık ve kullanılacak gibi değildi. İki saat süreyle bulanık aktı. Aktı diyorum; suyu kullanamıyoruz, arada musluğu açıp duru su gelmiş mi diye kontrol ediyoruz. Bu şekilde ne kadar boşa su akıttık, hesabını yapmadım!
Öğle namazı için abdest alacağım, su hâlâ kullanılacak seviyeye gelmemişti. O bulanık suyu değil ağzıma almak yüzüme dahi vuramazdım!
Düşündüm. Onarım sırasında şebekeye bulanık su karışmış olsa iki saat süreyle nasıl bulanıklık devam eder? Onarım sırasında şebekeye o kadar bulanık suyun karışması zaten mümkün görünmüyor. İki üç kova bulanık su karışsa bile zemin katlarda, bilemedin birinci- ikinci katta biter. Dördüncü, beşinci kata kadar ulaşamaz.
Geçmişte belediye su arıza servisinde çalıştığını bildiğim şimdinin emeklisi bir tanıdığımı aradım. “Senin dediğin bulanık su, onarım sırasında şebekeye karışan bozuk su değildir. Zaten şebekeye o kadar bulanık su karışmaz. Terme'de 18 kilometre su hattı döşeli. Normal zamanlarda suyun içindeki tozlar, tortular borunun tabanına yatar. Sular kesilip sonra aniden salınınca hızla akan su tabandaki tortuları kaldırır. İşte musluklardan akan bulanık su odur” dedi.
Şaşırdım. Demek şehir şebeke suyunda o kadar yabancı madde bulunabiliyor. O maddeler suyun normal akışı sırasında boruların tabanında-tabir yerindeyse-uyuyor.
Suyun kesilme ve yeniden salınması sırasında bize üç zararı oldu. Su arıtma filitesi ve klozet deposu borusu kısmen tıkandı. Duru su gelsin diye boşa akıttığımız su da işin cabası!
Peki bunun çözümü yok mu?
Şehir şebekesine yabancı madde girişi önlenemez mi?
Bu yazının Pazar günkü yağış ve sonrasında oluşan sel ile bir alâkası yoktur. Selden önce kaleme alınmıştır.