Zeki ORDU

Tarih: 09.09.2024 14:14

SUSKUN DEMLİK

Facebook Twitter Linked-in

 Her ne kadar insanlar gezip gördüğü yerlerde yen dostluklar edinse de bazen hüzünlü hatıralar da olmuyor değil.
Gezip gördüğüm yerlerden notlar alır, onları zaman içinde kayda geçiririm. Hem yaşadıklarımı zaman içinde hatırlamış, hem de tarihe not düşmüş olurum. Eskiler “Yediğin içtiğin senin olsun, gezdiğin gördüğün şeyleri anlat” derler. İşte ben de gezip gördüklerimi kayda almak gibi bir alışkanlığım var.
Bu gezilerimden biri de Ordu'nun Çatalpınar ilçesine olmuştu. Şehri önce taşıt ile dolaştım. Daha sonra şehrin sokaklarını yürümeye başladım. Böylece şehrin dilsiz konuşmasına fırsat vermiş olursunuz. Çünkü sokaklar geçmişin dilsiz şahitleridir.
Çatalpınar ilçesine uğrayıp bazı kurumları da ziyaret ettikten sonra gidip bir çay ocağında sohbet edeyim diye geçirdim içimden. Zaten küçük olan bu mütevazı ilçeyi dolaşırken kapısında “İsli Demlik Çayevi” yazan bir müesseseye rastladım. İsmi çok ilginç geldiğinden içeri girdim.
Görünüşte normal bildiğimiz çay ocaklarından biriydi. Yalnız çay ocağının bir duvarına kitaplık yapılmıştı. Müessese sahibi veya işleticisi Bekir Güney mütebessim çehresi ile “hoş geldiniz”  dedikten sonra aramızda müşteri ile müessese sahibi olmaktan öte bir samimiyet meydana geldi.
Emekli bir eğitimci olmam Bekir Güney için çok önemliydi. Sanki müşteri değil hatırlı misafir gibiydim. Biraz sohbet ettikten sonra oradan ayrıldım. Bu seyahat için Ünye Haber Gazetesi'nde 22 Aralık 2023 tarihinde bir yazı kaleme aldım. Yazımın ismi “İsli Demlik Çayevi” olmuştu.
Daha sonra aynı ilçeden tekrar yolum geçiyordu. Bu sefer ayrılırken Bekir Güney Bey'e “Buranın adresini verin de size bir kitabımı kargo ile yollayayım” dedim. Bana  “Yolunuz düşerse kendiniz getirisiniz” dedi.
Aradan sekiz ay geçtikten sonra yolum yine düştü Çatalpınar'a. Daha doğrusu yolumun üzerindeydi. Ünye'den çıkıp; Fatsa,  Çatalpınar, Kabataş ve Aybastı üzerinden Reşadiye ilçesine gitmekti planım. Ben de daha önce söz verdiğim gibi elimde kitabım çıktım yola. Sabahın erken saatlerinde yolum düştü Çatalpınar'a. Sokakta köpekler fazla insanlar azdı o saatlerde.
İsli Demlik Çayevi olarak bildiğim yere doğru elimde kitabım ile yürüdüm. O da ne? Öyle bir tabela yok! Biraz daha yürüdüm.  Baktım birkaç kişi bir iş yeri önünde. Selam verdim ve “Burada İsli demlik Çayevi nerede?” diye sordum. Sorduğum kişi “Yok artık” dedi.
Ne demekti “Yok artık!”
İçimden bir sürü şeyler geçti. Orada donakalmıştım. Bütün cesaretimi toplayıp “Nasıl yok?” diye sordum. Bana “Ne yapacaksın?” dedi. Ben de arkadaşım. Ona bir kitap getirmiştim” dedim. Bu sefer “Ne kitabı?” demez mi?
Mantıklı bir cevap alamamanın verdiği telaş ile ziyaret sebebimi açıkladım. Vakit sabahın sekiz sularıydı ve belki Çatalpınarlılar için sokağa çıkmak erken bir vakitti.
Sonunda soru sorduğum kişi bana “O iş yerini kapattı. Zaten nüfusu ne kadar çarşının. Baktı olmuyor bırakıp gitti” dedi.  Önce kötü bir şey olmadığı için ferahladım. Sonra da bir hüzün bastı içimi. Kendimi yapayalnız hissetim. Tanıdığım birkaç kişinin olduğu ilçede artık kimsem kalmamış gibiydim.
Hani “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” derler ya; Bekir Güney Bey'in verdiği çayların en az bir asır hatırı olmalı. Ekmeğini helalinden çay satarak kazanmaya çalışan Bekir Güney'de şartlar karşısında fazla direnememiş olmalı ki başka arayışlar içine girmiş.
Bekir Güney Bey benim için bir işletmeciden öte bir kültür insanı, bulunduğu yere hizmet etmeyi seven bir Anadolu insanı ve daha doğrusu gönül sahibi adam gibi adamdı.  
Yolu açık olsun. Bir gün görüşürsek belki çayları başkası getirir ama sohbetimize kaldığımız yerden devam ederiz inşallah.
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —