Bugün, 30 Nisan 2024 Salı

Selim EROĞLU


TAŞHAN ANILARDA KALDI

TAŞHAN ANILARDA KALDI


30 Eylül tarihli yerel gazetelerde bir haber vardı. Haberde: “600 yıllık Taşhan alev alev yandı. Sabotaj şüphesi” yazıyordu.
Haberi en ince ayrıntısına kadar okudum. Haberi destekleyen yangın fotoğrafları da vardı. Başta Vezirköprü Belediye Başkanı İbrahim Sadık Ekiz, diğer yetkilileri ve halk mahzun mahzun Taşhan’ın hazin sonunu seyrediyorlardı.

Haber ve görüntüler beni derinden yaraladı. Çünkü daha on beş gün önce yangına yenik düşen Taşhan’ı ziyaret etmiş, ilerleyen zamanlarda en az bir gece kalmak üzere hayaller kurmuştuk. Anılarımızı fotoğraflar çekerek belgelendirmiştik. Ne yazık ki hepsi yangınla birlikte kül oldu gitti. Haber, sabotaj ihtimalinden, elektrik kaçağından bahsediyor; ama bizim nazarımız mı değdi acaba diye de düşünmeden edemiyorum.

Göz görmeyince gönül katlanır demişler. Görmemiş olsam bu kadar üzülmezdim. Ben de çokları gibi ateş düştüğü yeri yakar, der geçerdim. Oysa öyle değil. İnsanın, az da olsa anıları olunca, başka bir oluyormuş.
Vezirköprü’ye gittiğimizde, buranın en önemli tarihi eserlerinden birisi de “TAŞHAN” demişlerdi. Taşhan son restore edilmiş haliyle mükemmel görünüyordu. Burası yakın zamana kadar harabe halindeymiş. Şimdilerde beş yıldızlı sosyal bir tesis haline getirilmiş. Tesisin 30 odası 60 yatağı bulunmakta. Odalar modernize edilmiş. Alt katta lokantalar, kafeteryalar, çay ocakları, semevar imalathaneleri, eğlence yerleri mevcut. Eskiden develerin bağlandığı yer, bugün muazzam bir lokantaya dönüştürülmüş. Bu lokantaya gidip yörenin ünlü “oymaağaç kebabı”nı sormuştum. Yok demişlerdi o kebap. Oymaağaç köyünde bulunur, demişlerdi. Burayı Belediye işletiyormuş. İlçeye gelen misafirler burada ağırlanıyormuş. Her türlü kültürel faaliyet buranın avlusunda gerçekleştiriliyormuş.

Taşhan’ın üst kısmı tamamen ağaçtandı. Ağaçlara bizzat temas ettim. Altı yüz yıldır bozulmadan çürümeden yıpranmadan günümüze kadar gelebilmişlerdi. Onca yıllık tarihe şahitlik eden ağaçlarıni taşların, demirlerin, önünde saygıyla eğilmiştim.
Heyhat!

Hepsi bir kıvılcımla yok oldu gitti. Adının sabotaj, elektrik kaçağı, ihmalkarlık olması… ne derseniz deyin, farketmez. Şairin dediği gibi, Süleymaniye’yi yapmak için bir Süleyman, bir Sinan lazım. Yıkmak için ise bir çekiç, bir balyoz yeter. Yapmak zor; yıkmak kolaydır.
Onun için üzüntüm büyük. Bu haliyle görmek bile istemiyorum. Tek tesellim yetkililerin: “Taşhan’ı aslına uygun olarak yeniden onaracağız.” sözü olur. İnşallah gerçekleşir.
Sağlıcakla kalın.!