Bugün, 28 Eylül 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


TEŞEHHÜT MİKTARI

TEŞEHHÜT MİKTARI


 Zaman denildiğinde ilk aklıma gelen Ahmet Hamdi Tanpınar olur. Ne zaman Tanpınar aklıma gelse “Bu adamın ‘zaman’ ile ne alıp veremediği var?” diye düşünürüm.
Tanpınar’a ait olan “Ne içindeyim zamanın/ Ne de büsbütün dışında” mısraını duymayan azdır. Yine “Bursa’da Zaman” şiirini lise tahsili görmüş çok kişiler en azından adını duymuştur.
Ahmet Hamdi Tanpınar; roman ve hikâyelerinde de “zaman” mefhumunu hatırlatan cümleler ve yazılar yazmıştır. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” tamamen zamanı hatırlatır. Yine “Abdullah Efendinin Rüyaları” adlı hikâye kitabı da zamanın başka bir boyutunu hatırlatır insana.
Tanpınar günümüzde okunur mu okunsa da anlaşılır mı bilmem. Çünkü eserlerinde; “dikkat”, “muhayyile”, “hülya” gibi kavramlar sıklıkla rastlanır. Günümüz insanının tez canlılığını da göze alırsak sadece yüksekokullarda ders olarak okutulur. “Zaman” bizi birçok şeyi idrak etmemizden uzaklaştırdı.
Biz gelelim başlığımıza.
İnsanlar birbirleriyle anlaşılırken bazı terimler kullanılır. Öğle üzeri, ikindi vakitleri, sabaha karşı, birkaç adım, karanlık çökmeden vs…
Bunlar vaktin ve zamanının uzunluğunu “takribi” olarak gösterir. Buna benzer yüzlerce misal verilebilir. İşte bunlardan biri de “Teşşehhüd miktarı görüşmek” tabiridir.
Malum namazlarda ilk iki rekatın ardından “tahhiyyat” denilen bir oturma vardır. Burada “Etehıyyatü” diye başlayan ve “Teşehhüd duası” olarak bilinen bir dua okunur. Bu duanın okuma süresi hemen hemen her kişi için aynıdır.
Zaman içinde birbirlerini uzun süre görememiş kişiler diğerine “Bir teşehhüd miktarı görüşelim” diye haber gönderebilir. Burada zikredilen sürenin bir karşılığı yoktur. Tamamen iki kişinin görüşme isteğinin olmasıdır. İlla bu duanın okunacağı kadar bir süre kalınacak diye bir şey yoktur.
Hayatımızda buna benzer durumlar olur. Ya bir eşya ile ya bilinen kaide ile benzerlik kurar birbirimizle anlaşırız. Daha çok “Mecaz ifadeler” böyledir. “Kazık kadar” adam olmuş ile bayatlamış bir ekmeğe “Kazık gibi” olmuş derken iki ifadede bulunan “kazık” farklı manalara gelmektedir.
Burada “Teşehhüd miktarı” mümkün olan kısa bir zaman olarak anlaşılır. İki taraf da bunu bilir. Yoksa tahiyyatta okunan ve “ettehıyyatü” diye başlayan duanın süresi gibi değildir.
Necip Fazıl Kısakürek “Zamanın raksı ne bu yuvarlakta” dediği gibi; zaman “izafi” bir mefhumdur ve tanımı matematik kurallara göre yapılamaz. Matematiğin en çok işlediği yer ise veznelerdir ki sadece sayılardan ibaret olan bir yerdir. Bir veznedar için yaz veya kışın aritmetik bir değeri yoktur.
Daldan düşen bir sarı yaprağı matematik lisanıyla nasıl açıklayabilirsiniz?
Gelin bir “Teşehhüd miktarı” görüşelim size anlatabilirim belki.
Zamanlarınız gönlünüzce geçsin…