Ülkenin neresinde ne zaman Taşköprü adı geçse ilk akla gelen sarımsak olmaktadır. Her ne kadar ismini Gökırmak üzerinde kurulmuş tarihi taştan yapılmış köprüden almışsa da; zaman içinde ismini sınırların dışına sarımsak taşımıştır.
Dünyada sarımsak üretimi bakımından yedi ülkeden biri olsak da ülkede birinci sırayı Taşköprü almaktadır. Öyle ki başka yerlerden gelen sarımsaklar bile herkesin anlamamasını fırsat bilerek “Taşköprü sarımsağı” diye pazarlanmaktadır.
Aromasıyla, içince bulunan muhtelif mineraller ve diğer bazı biyolojik ve kimyasal maddeler ile tam bir sağlık deposu olan Taşköprü sarımsağı bu unvanı hakkıyla almıştır.
Taşköprü sarımsağı bu özelliğinden dolayı Coğrafi İşaret Belgesi almaya hak kazanmıştır. Özellikle dışarıdan gelen sarımsaklara karşı bariz bir üstünlüğü vardır. Bir dişi bile ithal gelen sarımsağın bir başından daha üstün özelliklere sahip.
Hangi Taşköprülüye sorarsanız sorun, size gururla anlatacaktır bu sağlık deposunu. Sarımsak sıradan bir bitki değildir. Hatta sıradan bir ticari bitki de değildir. O bir emektir, alın teridir, umuttur… O, bu toprakların öz evladıdır. Tohumunu alıp başka yerlere götürseniz bile aynı verimi ve kaliteyi alamazsınız. O, yerinden ayrılırsa, yârinden de ayrılmış gibi olur. Dışı benzese de içi benzemez. Çünkü onun toprağı sağlamdır.
Toprağa dikilecek olan dişleri önceden hazırlanır. Konulacağı toprak da onun rahat etmesi için hazırlanır. Mart ayının ortalarında iki sevgilinin buluşması gibi buluşur toprak ile. Yâri ile… Bir dişten onlarca “baş” verir. Hem de en kalitelisinden. Nam yapmışından, san yapmışından…
Toprağı sağlamdır Taşköprü'nün. O topraktan çıkan diğer bitkiler de farklıdır. Belki yer altında bulunan şehitler hürmetine böyle bir lütufta bulunmuştur Taşköprü'ye. O bitkilerle beslenen hayvanlar daha gürbüz olur. Önceleri adı “Püryan” olan “Kuzu kebabı” da lezzetini Taşköprü de beslenen küçükbaş hayvanlardan yapılır.
Kuyu kebabı da Coğrafi İşaret Belgesine sahiptir. Adı geçen kebaba 2016 yılında verilmiş bu belge. Yani iki tane Coğrafi İşaret Belgesi vardır Taşköprü'nün. İster sarımsak olsun, isterse Kuyu kebabı, ortak yanları topraktır. Sarımsak emek, Kuyu kebabı ustalık ister…
İlçede üç çeşit Sit alanı bulunmaktadır. Ne yanına baksanız bakın, bir farklılık görürsünüz Taşköprü'de. Bu özellik onun insanına da yansımıştır.
Bu yazıyı okuyan, haberi olan ve dahi imkânı olan herkesin bu ilçeye günün birinde uğraması lazım. Öyle benim gibi ateş almaya gelir gibi değil. Enine boyuna gezip, inceleyip görmesi lazım bu şehri. Daha sonra eminim ki benden daha çok sevecek ve anlatacaksınız. Bundan eminim.
Taşköprü'de tarihi özellik taşıyan yapılar ve kalıntılar ise ayrıca görülmeye değer. Hükumet binası, Belediye Binası, Kentsel Sit Alanı, Tarihi cephanelik binası, Delibeyoğlu Konağı, Kent Tarihi Müzesi ( Redif Taburu Binası), hamamlar, konaklar, kaya mezarları, tarihi kaleler ve tüneller ve geleneksel mimari.
Yukarıda sayılan bu özellikler sadece bir gün kalınmakla anlaşılmaz. Zaten işin içine yaylalar ve mesire yerleri de girince; hem tatil hem de araştırma yapmak isteyenler için biçilmiş bir kaftan bu şehir.
Taşköprü…
Kulağa ne kadar hoş geliyor ismi. Taşköprü kulakla duyulan, gönül ile izah edilen güzide bir ilçedir. Bütün Taşköprülülere en derin selamları sunarım.
