Zeki ORDU

Tarih: 16.12.2024 14:53

VEDAT ARAS

Facebook Twitter Linked-in

 Siz onu tanımazsınız.
Nasıl tanıyacaksınız ki? Öncelikle bu bölgeye ait biri değil. 
Birçok yazar arkadaşım ancak kendi tanıdığı, okurun ya çok tanımadığı ya da hiç tanımadığı bazı kişileri kaleme alabilir. Bu yazarlık adetlerindendir. Gayemiz ise hem bir dostu hatırlamak, hem bir vefa örneği olarak onu yâd etmek.
Ben, 1982 yılında Giresun ili, Tirebolu Cumhuriyet Ortaokulunda göreve başladım. Resmi işlemlerin tamamlanması ile genç bir öğretmen olarak öğrencilerim ile beraber olmanın zamanı gelmişti.  Yaklaşık 38 sene sürecek eğitim yolculuğunun ilk günlerindeydim.
Resmi işlemlerin sonunda okul müdürümüz Mustafa Gökçe; okulun Müzik Öğretmeni Osman Çolak'a benim için “Yeni bir ev bulana kadar yanınızda kalabilir mi?” sorusuna müspet bir cevap alınca Osman Çolak Beyefendinin yanında kalmaya başladım. Çok geçmeden okulumuza Vedat Aras isminde genç bir öğretmen daha atandı. O da bizimle beraber kalmaya başladı. 
Yeni gelen arkadaşım Vedat Aras da Osman Çolak ve ben ile aynı evde kalırken, bir akşam sohbet esnasında üçümüzün de aynı yerde kalmasının uygun olacağına dair karara vardık ve bir kader arkadaşlığı ile yılların dostluğu başlamış oldu.
Artık evden üçümüz beraber çıkıyor, eve beraber giriyorduk. Evimiz Tirebolu'nun Yeniköy Mahallesinde idi. Okulumuza yürüme yaklaşık yarım saatlik yol vardı. Bir üç genç öğretmen olarak sabah ve akşam o yolları arşınlıyorduk.
Üçümüz de askere farklı dönemlerde gittik. Zaten süresi dört aydı ve bilinen yaygın ismi “Kısa dönem” idi.
Aralarından önce ben ayrıldım. Ben Eymür Köyü Ortaokuluna gitmeye mecbur kaldım. Ancak aynı ilçenin köyü olması hasebi ile 15 günde bir görüşme şansınız vardı.
İlçe merkezinde bulunan okulumuz hem karayolu hem de denizin kenarındaydı. Halâ orada. Okulun bir yarısı denizi görüyordu. Biz pencereden denizi seyrederek ders veriyorduk. 
Eğitim o zamanlar, “Tekli eğitim” denilen sistemdeydi. İlçenin tek ortaokuluydu.  Vedat Aras ile bir gün aramızda anlaşıp, öğle teneffüslerinde öğrencilere ücretsiz ders verme kararı aldık. O, Matematik ben ise o zamanki ismiyle Fen Bilgisi dersi verecektim. Daha önce görülmemiş bir şey olduğu için önce biraz tuhaf karşılandı. Bu hususta fazla bir şey yazmak istemiyorum. Kısaca “derin” mevzu…
Aradan beş tam yıl geçince, benim Bitlis Erkek Öğretmen Lisesine atamam yapıldı. Artık ayrılmıştık.  Yıllar yılları kovaladı. Gün geldi herkes sabit bir yer buldu kendine. Ben Samsun'un Terme ilçesi, Osman Çolak Antalya Merkez, Vedat Aras ise Antalya Finike'de emekliliği beklemeye başladık. Artık aramızdaki mesafeler telefon ile kaldırılıyordu.
Aradan yaklaşık 30 sene geçti. Yolum Antalya'ya düştü. Müzik Öğretmeni ve aynı zamanda bestekâr olan Osman Çolak'ın misafiri olarak yanına gitmiştim. Oraya kadar gidince Vedat Aras'ı da görmemek olmazdı.  Ve telefon ile anlaşıp Osman Çolak Beyefendi ile yanına gittik.
Daha önce Tirebolu'da bekâr olarak beraber kaldığımız evde çok sabahladığımız olmuştu. Bu sefer durum farklıydı. Aradan yıllar geçmiş, saçlar ağarmış, yüzler kırışmış. Üçümüz artık gelecekten değil hatıralardan bahsediyorduk. Eskiden: “Gelecekte şöyle yaparız, böyle yaparız” derken; şimdi ise “Eskiden, şunları yapmıştık bunları yapmıştık” diyerek sohbete devam ettik. Artık düşüncemiz bizden sonrakilerdi…
Osman Çolak, Burdurlu; Vedat Aras, Kars/Kağızmanlı ve ben Ordu/Perşembeli olarak 30 yılın ardından hasret gidermeye çalıştık. Aynı ekip bir yıl sonra yine Finike ilçesinde yani Vedat Aras'ın evinde buluştuk.
Bundan sonra bir daha dünya gözüyle görüşür müyüz, görüşemez miyiz bilmem. Bir hatıra olsun diye bu yazıyı kaleme aldım. Aslında yazılacak ve söylenecek çok şey var. Hem bize ayrılan yer bitti hem de zülfü yâre dokunabilir…
Osman Çolak'a ve Vedat Aras'a gönül dolusu selamlar yolluyorum Karadeniz'den. Kendilerine sağlıklı, huzurlu bir ömür diliyorum.
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —