29 Ekim Salı günü Cumhuriyetin 101. yılını kutlayacağız. Bu demektir ki yüz yaşına bir yıl kaldı. Asırlık çınar olacak. Kolay değil tam yüz bir yıl. Cumhuriyetin kurulduğunda doğanlardan hayatta olanlar şimdi yüz bir yaşındalar. Yönetimlerin yaşı insan yaşıyla kıyaslanamayacak kadar uzundur. Bizler yüz birinci yaşını gördük varsayalım, bizden sonraki nesiller de uzun yılları görürler inşallah. Cumhuriyet yönetimi sanıldığı gibi o kadar kolay kurulmadı. Bunu söyleyenler değil ancak yaşayanlar bilirler.
Osmanlı İmparatorluğu’nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914′te başlayan bu savaşa dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı ve işgal edildi.
Milletine inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919′da Samsun’a geldi. Erzurum’da, Sivas’ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa “Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine milletin kendi gücü kurtaracaktır.” diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen milletin temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Milli Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seğmenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
Bağımsızlığını kazanan Türk Milleti artık yeni bir devlet kurmuş oldu. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet kendini dünyaya tanıttı. Bu yeni kurulan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923′te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923′te Ankara Başkent oldu. Atatürk; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da yemeğe çağırdı. Onlara , “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” Dedi.
29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti. Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet’in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı. Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Millet temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz milletindir. Cumhuriyet’i korumak ve yaşatmak herkesin ödevidir.
Cumhuriyet dönemi Türk milletinin her alanda çağdaş uygarlık seviyesine yükselmek için çaba sarf ettiği ve bu uğurda yapılan çalışmaların gerek sosyal alanda, gerek siyasi alanda gerekse ekonomi alanında başarıya ulaştığı bir dönemdir. Bizlere düşen görev ise Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet bağımsız yaşamasını sağlamaktır.
Bizler açlığı, yokluğu, yoksulluğu bilen bir milletiz. Bizler için mücadele eden, bu halkın ve vatanın bağımsızlığı için gözlerini kırpmadan canlarını veren şehitleri, gazileri ve atalarımızı hiçbir zaman unutmayacağız. Kanlarını bu toprağa döken tüm gazilerimizi saygıyla ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Türkiye Cumhuriyetini bize bırakan aziz Atatürk ve silah arkadaşlarına Allah rahmet eylesin. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Türk milleti var oldukça bu topraklar kimler tarafından nasıl işgal edilmiş olursa olsun, geçmişte düşmanları nasıl söküp atıldıysa vatanın bağrından gelecekte de daha fazlasını yaparak vatanı işgalden kurtarılmasını sağlayacaktır.
Yüce Türk Milletinin Cumhuriyet Bayramını kutluyor, nice 101. yıllar diliyorum. Yüzüncü yıl artık geride kaldı. Şimdi başlayacağımız yeni yüzyıl ve yepyeni umut heyecanı bizleri şimdiden sardı. Sağlıcakla kalın.