Ne güzel şarkıydı o; “Hatırla sevgili…”
'Hatırlamak' kelimesi yerine şimdi 'anımsamak' diyorlar. 'Hatırla sevgili' yerine 'anımsa sevgili' diyerek söyleseler, şarkıdan aynı tadı alabilir miyim? Sanmıyorum.
“Şarkının sözleri zamanında öyle yazılmış. Şimdi 'anımsa' diyerek bir şarkı sözü yazılsa onu da seversin” diyecek olanlar çıkacaktır. Aynı derecede sever miyim bilemiyorum.
'Hatırlamak' kelimesi varken, neden 'anımsa' kelimesini icat ettiler de onun yerine koydular? Hatırlamak, neyimize yetmiyordu? Bu değişikliği yapmanın, bilmediğimiz bir hikmeti varsa söyleseler de biz de bilsek!
Onlar varsınlar anımsasınlar, ben yine hatırlamaya devam edeceğim. Uygun ortam bulduğumda hatıralarımı anlatacağım. Fırsat bulursam hatıralarımı yazacağım…
Geçmişe ait iyi kötü pek çok şey hatırlıyorum. Hatırladığım şeylere de 'hatıra' diyorum. Eğer anımsıyor olsam, o anımsadığım şeylere ne diyeceğim? 'Anımsamak' dilinde bunun bir adı var mı?
Okul yıllarının sonuna yaklaşıldığında öğrenciler birbirlerine bir defter uzatırlar; “Bana bir hatıra yaz” derler. Bu deftere 'hatıra defteri' denir. Öğretmenlik yıllarımda da öğrencilerden getirdikleri deftere hatıra yazmamı isteyenler olmuştur. Yani hatıra defteri tutan öğrencileri görmüşümdür. Fakat bugüne kadar 'Anımsama Defteri' tutanı görmedim.
Ben ortaokulu ve lisenin iki yılını Adana'da okudum. Çocukluğum orada geçti denilebilir. Adana'ya ait pek çok hatıram vardır. O günleri hatırladığımda 'Ne kadar güzel günlermiş' diyorum. Bana acı veren hatıralarım olsa da özlüyorum o günleri. O günleri hep hatırladım fakat anımsamadım. Kimse de bana anımsatmadı! Acaba anımsasaydım, tadı kaçar mıydı hatıralarımın?
Şahmelik Köyü'nün Güney Mahallesi'nde geçen çocukluk günlerimi de hatırlıyorum. Yaz gecelerinde yanıp sönerek uçuşan ateş böceklerini yakalamak için nasıl koşuştuğumuzu da hatırlıyorum. Onlar da çok güzel hatıralardı. Ben çoğunlukla ateş böceklerini yakalamayı başarırdım. Yakaladığım ateşböceğinin avucumun içinde yanıp sönmesini bir süre zevkle seyreder, sonra da onu azat ederdim.
Ben, 'hâkimiyet' yerine 'egemenlik' kelimesinin kullanıldığını da hatırlıyorum. Bunu fiil olarak kullanıyor ve 'egemen ol' diyorlardı. 'Egemen ol' sözünü duyunca hep askerde komşu bölüğün asteğmeni Erdoğan'ı hatırlarım. O, kendince öztürkçe(!) heveslisiydi.
Bölüğün subay ve astsubayları bir toplantıya gidecekleri zaman, bölüğü çavuşlara emanet ederler. Ayrılmadan önce de onlara gerekli uyarılarda bulunurlar. İşte bu uyarılardan sonra Erdoğan Asteğmenin çavuşa son sözü, “bölüğe egemen ol” demektir. Ondan başka da bu ifadeyi kullanan yoktur. Onun bu sözünü duyunca bizlerin yüzüne hafif bir tebessüm yayılırdı.
İşte ben bunları da hatırlıyorum ama anımsayamıyorum.
Hâkimiyet'ten sonra 'egemen olmak' da tedavülden kalktı gibi. Şimdi moda 'domine etmek.' Bu ifadeyi daha çok futbol yorumcuları kullanıyorlar; “Baharspor ikinci yarıda oyunu domine etti.” Neden böyle zorlama kelimeleri tercih ediyorlar dersiniz? Neden olacak, böyle konuşunca alanlarında uzman oldukları anlaşılıyor!
Nereden geldik buraya?
TRT, Türkçe'yi korumaya önem verdiğini, Türkçe kelime kullandığını söyler ama son zamanlarda onlar da konsept gibi, lansman gibi, segment gibi özenti kelimelere rağbet eder oldular. Teknik terimler olsa fazla bir diyeceğim olmayacak ama yerleşmiş Türkçe karşılıkları bulunan kelimelerin yerine bu tür yabancı kelime kullanılması beni rahatsız ediyor.
09.12.2019 Pazartesi sabah haberlerini TRT Haber'den takip ediyordum. Sunucu Selver Gözüaçık bir haberi verirken, “Grevciler, başlayan yağmur üzerine şemsiyelerini açınca, Hong Kong'daki şemsiyeli göstericileri anımsattı” dedi. İyi de hatırlamak varken niye anımsayalım?
Biz hep 'hatırlamak' kelimesi ile büyüdük. Birbirimize 'hatırla' dedik, “Bana bir hatıra yazar mısın?” dedik ama hiç 'anımsa' demedik, arkadaşımıza “Bana anımsama yaz” demedik. Halen de anımsa demiyoruz. Acaba 'anımsama' ya bu yaştan sonra alışabilir miyiz?
Bu kelime dilimize ne zaman girmiş diye bir araştırma yaptım. Hayat Büyük Türk Sözlüğü'nün 1973 yılı baskısına baktım, orada bulamadım. 'Anı' kelimesi var ama o da hatırlamak anlamında kullanılmamış; 'onu' diye mana vermişler. Ancak Türk Dil Kurumu'nun 1988 baskısı sözlüğünde var. 'Anı: hatıra, Anımsamak: hatırlamak” diye mana bulmuş. Demek 'anımsamak' kelimesi 1973'den sonra ve 1988 öncesi dilimize girmiş.
Hatırlamak kelimesi varken niçin değiştirme gereği duyulmuş; bilmiyorum! Bunun gibi asırlardır kullandığımız yerleşmiş kelimeler varken, bazıları sudan sebeplerle bu kelimeleri atıp yerlerine kelime uydurma yoluna gidiyorlar. Bana göre bu durum güzel Türkçemize zarar veriyor.
Türk Parasını Koruma Kanunu var da 'Türkçeyi Koruma Kanunu' yok mudur?