Zeki ORDU

Tarih: 22.08.2022 08:55

ER MEYDANI

Facebook Twitter Linked-in

Dayım anlatmıştı: Bir gün bir yaşlı bir pehlivan çırak yetişir. Uzun süre genç pehlivanlara güreş dersi verir. Aradan zaman geçer ve usta: “Artık ülkenin her yerinde güreşebilirsiniz” der ve “Bir sene sonra yanıma tekrar gelin” diye de ilave eder.

Aralarından biri “Bir seneye lüzum yok, madem her şeyi öğrendik bundan sonra istediğimiz yerde güreşiriz” der. Ustası da “Siz bilirsiniz” diye cevap verir.

Hızını alamayan genç güreşçi ustasına dönerek “İsterseniz ilk güreşi sizinle yapalım” der. Genç güreşçinin arkadaşları buna itiraz eder. Hepsi de “Olur mu böyle, usta ile güreş tutulur mu; ayrıca çok yaşlı artık, adaba uygun değil” diye onu ikaz ederler.

Genç güreşçinin nefsi o kadar yükselmiştir ki “İşte er meydanı, ister güreşir, ister ustalığımı güreşmeden kabul eder” diye cevap verir arkadaşlarına.

Bir kenarda sessiz duran yaşlı pehlivan gençlere dönerek “Delikanlı haklı. Burası er meydanı. Buradan güreşten kaçmak olmaz. Teklifini ısrarın üzerine kabul ediyorum. Nasıl olsa belli kurallara göre güreşeceğiz” der.

Diğer gençler bu durumu içlerine sindiremezse de hocalarının kabul ettiğini duyduklarından bir şey demezler. Ve güreş kararı alınır.

Genç güreşçi ile yaşlı pehlivan kispetlerini giyip er meydanına çıkarlar. Daha beş dakika dolmadan yaşlı usta çırağını tuhaf bir oyunla sırtını yere getirir. Genç güreşçi böyle bir oyun bilmemektedir. Yattığı yerden kalkıp hocasına “Sen bu oyunu bize öğretmemiştin” der. Usta da bu oyunu bir sene sonra öğretmem gerekiyordu. Onun için size bir yıl güreşip tekrar gelin dedim” diye cevap verir.

Diğer gençler sanki kendileri hata yapmış gibi ustalarının elini öper ve arkadaşları adına özür dilerler.

Bunu niye yazdım?

Geçenlerde TRT Kurtdere Yağlı Güreşlerini naklen verdi. Ülkenin muhtelif yerlerinden gelen pehlivanlar “Er Meydanı” denilen çimenlere çıkıp eski ananelerini yerine getirmeye çalıştılar. Malum her boydan güreşçiler kendi sıkletlerinde güreş tuttular.

Bu güreşçilerden biri de Termelinin yakından tanıdığı Recep Kara idi. Olacak ya Recep Kara’ya kura sonucu onun yetiştirdiği bir talebesi çıkmasın mı? Tabii bu nizami bir kura ve her güreşçi gibi o talebenin de güreşme hakkı var. Yani yukarıda yazdığım gibi bir “densizlik” yok.

Recep Kara ve talebesi güreşe başladılar. Ve bir zaman sonra talebe güreşi kazandı. Daha hakem Recep Kara’nın talebesinin elini kaldırmadan, Adı Mustafa Doğan Özkaya olan genç güreşçi hocasını yani Recep Kara’yı önce yerden kaldırdı, sonra da elini öptü. Recep Kara’da onu kucaklayarak sırtını sıvazladı.

Doğrusu çok hislendim. Ustaya saygı böyle olurdu. Talebeye sevgi ve teşvik ise bu kadar olurdu.

Sadece güreş seyretmediğimi anladım. “Ata sporu” diye adlandırdığımız bu müsabakalar bize saygıyı ve sevgiyi de öğretiyordu.

Daha sonra Mustafa Doğan Özkaya nasıl bir derce aldı bilmiyorum. Çünkü finaller bir gün sonra yapılacaktı. Ancak ekran başındakilere umumi ahlak ve hakiki sporculuk nasıl yapılır bir ders vermiş oldu. Sizi candan tebrik ederim büyük usta Recep Kara. Bize böyle bir talebe yetiştirdiğin için. Sizi de tebrik ederim Mustafa Doğan Özkaya dersini iyi aldığın için. Mevlâ yolunu açık eylesin.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —