Ve Taşköprü Belediyesi için ayırdığım zaman doluyor. Bana yardımcı olanlara teşekkür edip yoluma devam edeceğim. Gidilecek yer çok, vakit sınırlı…
Taşköprü’ye dair bilgileri ve Taşköprü Belediyesi tarafından hazırlanmış “Geçmişten Günümüze Kadim Şehir Taşköprü” adlı mükemmel bir esri aldıktan sonra şehri dolaşıp bazı vatandaşlarla da görüşmek istedim.
Bu arada Taşköprü Belediyesi Kültür Müdürü Sayın Lütfi Erkut Gültekin Beyefendi benim Kastamonu’nun diğer ilçelerini de dolaşacağımı öğrenince, kalemi eline aldı; ilçeler başta il merkezi olmak üzere bütün ilçelerde görmem gerekli yerleri tek tek not etti. O yazarken ben hayranlıkla onu seyrediyordum.
Sadece mekân isimlerini değil, yardımcı olacak kişi isimleri ile birlikte sokak ve caddelerine kadar tafsilatlı bilgi veriyordu. Ben şahsen hayranlığımı gizlemek durumunda kaldım. Eğer bir gün yolunuz Taşköprü’ye düşerse -ki bence düşsün- Taşköprü belediyesine uğramayı ihmal etmeyin.
Taşköprü, mutlaka görülmesi gereken yerleşim yerlerinden biri. İki defa gitmiş biri olarak, üçüncü defa ne zaman giderim diye onun düşünüyor hatta planlıyorum. Ayrıca yardımlarından ve misafirperverliğinden dolayı Lütfi Erkut Gültekin Beyefendi’ye en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Allah nazarlardan sakınsın. Hem Taşköprü, hem Kastamonu hem de ülkemiz için mühim bir şahsiyet. Tekrar teşekkür ederim.
…
Taşköprü Belediye binasından adımımızı dışarı atar atmaz ilçenin temiz havası ciğerlerimize doluyor. Sahilde yaşayan bir Karadenizli için nemsiz bir havanın ne kadar güzel bir şey olduğunu anlıyorum.
Artık şehirde gündüz gözüyle de yürüyoruz. Dün akşamki sükûnet yerini izahı zor bir telaşa bırakmış. İlk olarak “Taş-Köprü” oluyor durağım. Bir gözü sonradan yapılmış ve hali hazırda altı gözlü köprünün altından nazlı nazlı akıyor Gökırmak. Köprünün üzerinden bir suyun geldiği yöne bakıyorum, bir de aktığı yöne…
Kolay mı Kızılırmak’ın en büyük kolu olmak? Gerçi Kızılırmak’ın kolu da belli yolu da… Kendine farklı bir yol çizen Gökırmak da besleniyor kendinden daha küçük çaylarla. Geçen yazımda da belirttiğim gibi Aşağıçay (Çakmak Çayı) ve Ese Çayı sırlarına sır ilave ediyor Gökırmak’ın.
Tabii yıllarca hangi sırları taşıdığını yalnız kendi bilir Gökırmak. Belki bazılarını şehirle aynı isme sahip, taştan yapılmış “Taş-köprü’ye”de fısıldamıştır sırlarını.
Sonra sokakları dolaşıyorum hedefsiz bir şekilde Taşköprü’nün. Burada nereleri görmem gerekiyor diyorum sorduklarıma. Bakalım öncelikleri aynı mı diye. Daha cevap vermeden “sarımsak” konunun başı oluyor. Başka bir yazıda ondan da bahsedeceğim zaten.
Aylardan mart olduğu için bana; “Yaz olsaydı Koru Yaylasına gidin derdim” diyor biri. İlçeye 40 km uzakta imiş. Karadere Barajı’ından bahsediyor biri de. Havaların sıcak olduğu zamanlarda “Seymenli At Meydanı Mesire Yeri” görülmesi gerekir diyor biri de. Küçüksu Göleti de tavsiye edilenler listesinde yerini alıyor.
Kabalar, Asar, İncesu ve Sakız göletleri de görülmesi gereken yerlerdenmiş. Ancak ilçede benim kalma sürem sadece üç saat kadar. Bundan dolayı sadece isimlerini öğreniyorum bu yerlerin. Yalnız; aklıma da gönlüme de not alıyorum. Bir daha yolum düşerse şartlarıma uygun olanlarını görmek için planlar yapıyorum.
Taşköprü bu kadar değil elbet. Daha sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam edeceğiz. Çünkü yazılacak daha çok şey var.