Mecitözü'nden yola çıkıp Ortaköy'e gelene kadar epey maceralı bir yolculuk oldu. Daha doğru Mecitözü'nün İbek köyü ile Ortaköy arasında güpegündüz tenha sayılacak bir yoldan geçtim. İlk yerleşim yerini gördüğümde derin bir nefes almıştım.
Asfalt olmayan ve bir dağı aşarak geçtiğim yolun inişinde bir köyden geçiyordum. Ortaköy'ü sorduğum bir kişi bana “Otobana inince sağa dön doğru gidersin” demişti. O bilgi ve güven ile yola koyuldum.
Artık asfalt bir yoldaydım ve az zaman sonra hedefimdeki şehir olan Ortaköy'e varacaktım. Yol boyu; bir yandan geçtiğim yerleri düşünüp, bir yandan da varacağım şehrin hayalini kuruyordum. Ne kadar gittim bilmiyorum ama bir ortaokul tabelası gördüm. Emekli bir öğretmen olarak maceralı yolculuğumun kasvetini de dağıtmak için okulu ziyaret etmeye karar verdim. En önemli hatam okulun fotoğrafını çekmemek oldu. Çünkü Ortaköy'e 5km olduğu söylenen okul resmi kayıtlarda yok gibiydi.
Okulun ilçeye 5 km olduğunu bir öğretmen söyledi. Günler sonra okul müdürünün verdiği telefonu aradığımda telefonun bir kaydının olmadığına dair bir cevap geldi. Demek ki verilen numara yanlışmış…
Bahsi geçen okuldan çıktıktan az sonra Ortaköy'ün merkezine ulaştım. Daha ilk görünüşte mütevazı bir ilçe olduğu anlaşılıyordu. Ayrıca gittiği gün Ortaköy'ün pazarıymış. Vatandaşlar satmak için getirdikleri mamulleri geçici tezgâhlarına koymuşlardı. Biraz onları seyrettim. Şehri önce arabayla gezdim. Daha sonra bir yere park edip kendim yürüdüm. Şehirle sessiz konuşur gibiydim. Yaklaşık beş bin yıllık geçmişi olan bu şehrin üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrili olduğunu öğrendim. Sanki ilçeyi koruma altına almışlardı.
Kendi bulunduğu il merkezine uzaklığı Km olan Ortaköy' e gelen üç Türk kabilesi Asraköy ile Pınarköy arasında yerini almış. İki köyün ortasında bulunmasından dolayı “Ortaköy” ismiyle anılmasına sebep olmuş. Öyle veya böyle Ortaköy ülkemizin hem tarihi, hem de coğrafi olarak mühim özelliklerine sahip bir ilçe.
İl merkezine uzaklığı bir yana Samsun ve Ankara gibi şehirlere de uzak. Ortaköy'ün Samsun'a olan uzaklığı 201 km, Ankara'ya olan uzaklığı ise 281 km kadar. Bu da bütün meselelerini daha büyük şehirlere gitmeden çözmesi gereken bir konumda.
Bu gibi yerlerin en önemli özelliği vatandaşlar arasındaki sevgi ve muhabbetin diğer yerlere göre daha fazla olması demektir. Medeniyet denilen “şey” insanları daha çok menfaatlerin ön planda olan bir cemiyet haline getiriyor. Bu da herkesin hayata “ben merkezli” bakmasına sebep oluyor. Ortaköy'de hala insanlık ve “gönül” ön planda. Bu özellikler bu tür yerlerin daha insanca yaşamasına ve kaynaşmasına katkısı oluyor.
Sokakları geçerken sağıma soluma bakıyorum. Belki fakir ama bir o kadar da insan olma özelliğini taşıyan kişileri görüyorum. Uzaktan gelen biri olarak kendimi yabancı olarak görmüyorum. Daha doğrusu şehir bana öyle hissettiriyor.
Sonra binaların olmadığı yerlerden uzaklara bakıyorum. Bazen bir yanımı birbirine yaslanmış ve ilçeyi muhafaza edermiş gibi duran tepeler selamlıyor beni. İçimden “Kim bilir o tepelerin ardında neler var” diye geçiriyorum.
Ortaköy; batısında Çorum (merkez), kuzeyinde Mecitözü (Çorum), doğusunda Göynücek (Amasya) güneyinde Aydıncık (Yozgat) ilçeleri yer alıyor. Yani Çorum, Amasya ve Yozgat illerine aynı anda sınır bir içe. Bu haliyle bile üç ilin ortasında kalarak isminin özelliğini taşıyor.
Bir zamanlar Hititlerin idare merkezi olan Ortaköy'ü yazmaya devam edeceğiz.